30 Nisan 2008 Çarşamba

Osmanlıda Taşra Teşkilatı

Osmanlıda Taşra Teşkilatı
OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ
TAŞRA TEŞKİLATI

TIMAR SİSTEMİ: Osmanlı Devletinde taşra teşkilatının(merkez dışı) temelini tımar (dirlik) sistemi oluşturuyordu.Devlet bazı bölgelerin vergi gelirlerini hizmet veya maaş karşılığı olarak askerlere veya devlet görevlilerine ayırırdı. Bu gelir kaynağına DİRLİK denilirdi. Dirlikler 3'e ayrılmıştı.
1-TIMAR: Tımar sistemine göre savaşta sivrilmiş,tımar beyi olma özelliği kazanmış sipahilere verilen 3-20 bin akçe yıllık vergi geliri olan dirliklerdir.
2-ZEAMET: Savaşta üstün yetenek göstermiş olan tımar sahipleri ile devlet merkezindeki divân çavuşlarına, müteferrika ve kâtipler ile eyalet ve sancaklardaki ileri gelen devlet görevlilerine verilen yıllık vergi geliri 20-100 bin akçe arsındaki dirliklerdir.
3-HAS: Padişah ve ailesine, sadrazam, vezirler, beylerbeyi ve sancak beylerine verilen geliri 100 bin akçeden fazla dirliklerdir.
AÇIKLAMA: Tımar sahipleri ilk 3 bin, zeamet sahipleri ise ilk 20 bin akçesini kendi geçimleri için ayırırlardı. Buna KILIÇ HAKKI denirdi. Tımar sahipleri geri kalan gelirin her 3 bin akçesi, zeamet ve has sahipleri ise her 5 bin akçesi için tam teçhizatlı bir atlı asker yetiştirmek ve gerektiğinde bunlarla birlikte savaşa katılmak zorundaydı. Bu askere CEBELÜ denirdi.
Dirlik sahipleri kendisine verilen toprakları köylüye 50-150 dönümlük topraklar halinde dağıtır.
Ve hasat zamanında köylünün yetiştirdiği ürünün vergisini (öşür yada harac) alırlardı.
Dirlik sisteminde toprağın;
1-Mülkiyeti DEVLETE,
2-Vergisi DİRLİK SAHİBİNE,
3-Kullanım hakkı KÖYLÜYE aittir.
TIMARLI SİPAHİ HANGİ DURUMLARDA TOPRAĞI KÖYLÜDEN GERİ ALABİLİRDİ ?
1-Toprağı sebepsiz yere terk edenlerden,
2-Sebepsiz yere 3 yıl üst üste ekmeyenlerden,
3-Sebepsiz yere vergisini vermeyenlerden.
TIMARLI SİPAHİNİN KÖYLÜYE KARŞI GÖREVLERİ NELERDİR ?
1)-Köylünün güvenliğini sağlamak,
2)-Köylünün tohum,gübre vb. ihtiyaçlarını temin etmek,
3)-Köylünün vergisini en kolay şekilde ödemesini sağlamak


DİRLİK (TIMAR) SİSTEMİNİN YARARLARI NELERDİR ?
1)- Devlet Merkezden toplanması son derece zor vergiler böylece toplamış oluyor,
2)- Devlet bazı görevlilerine maaş vermekten kurtuluyor
3)- Devlet asker yetiştirmekten kurtuluyor
4)- Devlet toprakları boş kalmadığından üretim artıyor.
5)- Tımarlı sipahiler bulundukları yerlerde güvenliği sağlıyor.
Osmanlı tımarlı sipahisi... Tımarlı sipahiler vergilerini topladıkları araziye karşılık, sefer zamanlarında kendi askerleri ve hayvanları ile orduya katılırlardı.

NOT: Tımar ve zeamet sistemi II.Mahmut zamanında kaldırılarak başta valiler olmak üzere devlet memurları maaşa bağlandı. Tımar sistemi ile hem en kalabalık ordu beslenmiş,hem de bölgelerin bayındırlık,ekonomi ve sosyal hayatı da düzene girmiş oluyordu
İLTİZAM SİSTEMİ: İltizâm devlete ait bir gelirin ihale yoluyla şahıslara verilmesidir. 16. yüzyıldan sonra uygulamaya konulan bu sistemde devlete ait bir gelir genellikle 3 yıllık bir süre için açık artırmaya çıkarılır,en yüksek bedeli verene devredilirdi. Bu ihaleyi kazanan kişiye MÜLTEZİM denirdi.Mültezîmlere dirlik sahiplerine verilen haklar tanınmıştı.
NOT: Bu sistemin en önemli yararı devletin acil para ihtiyacını karşılamasıdır.
NOT: Zaman içinde tımar toprakların MUKATAA haline getirilip mültezime verilmesi yaygınlaşmışdır.

TIMARLARIN MUKATAA HALİNE GETİRİLİP MÜLTEZİME VERİLMESİ
NE GİBİ OLUMSUZ SONUÇLAR DOGURMUŞTUR ?
1)-Mültezîm baskısı altında kalan halkın vergisini ödeyememesine ve toprağını terk etmesine
2)-İltizamların genellikle o bölgedeki zengin ve güçlü kişilere (AYAN) verilmesiyle, taşradaki ayanlar güç kazanmaya başlamışlar ve devlete baş kaldırmışlardır
3)-Tımar toprakların iltizama verilmesiyle, valiler eskiden tımarlı sipahiye yaptırdıkları güvenlik ve askerlik hizmetini, SARICA SEKBAN denilen kapılarında besledikleri askerlere yaptırmaya başladılar. Barış döneminde veya beylerinin tayini çıktığında işşiz kalan ve LEVENT adını alan bu insanlar eşkiyâlık yaparak karınlarını doyurmaya başladılar.
NOT: İltizâm yöntemi Tanzimata(1839) kadar yürürlükte kalmış,bu tarihte kaldırılmıştır. Ancak 1855'ten itibaren iltizâma yeniden dönülmüştür.
İDARİ TEŞKİLATI:
Osmanlı ülkesi idari bakımdan EYALETLERE, eyaletler SANCAKLARA, Sancaklar KAZALARA, kazalar da TIMARLI NAHİYELERİNE ayrılmıştı.
1)- EYALETLER (BEYLERBEYİLİK):
Eyaletlerin başında BEYLERBEYİ bulunuyordu. Eyalet içinde beylerbeyinin bulunduğu sancak PAŞA SANCAĞI adıyla anılırdı. Beylerbeyi Divan-ı Hümayûnun küçük bir kopyesi olan "Eyalet divanı"nın başıydı.

Eyalet Divanının üyeleri şunlardır:
1-Beylerbeyi: Eyaletin ve eyalet divanının başıydı. Hizmetinde KAPU HALKI denilen çok sayıda görevli ve asker bulunurdu. Beylerbeyi tayini çıktığında kapuhalkını da beraberinde götürürdü.
2-Beylerbeyi Kethüdası: Beylerbeyinin yardımcısıydı.
3-Eyalet Defterdarı: Eyaletin mâli işlerinden sorumluydu.
4-Eyalet Kadısı: Eyaletin yargı, belediye, noterlik vb. işlerinden sorumluydu.
5-Eyalet subaşısı: Bugünkü emniyet müdürü gibidir. Suçluların takibi ve yakalanmasında, kadı tarafından verilen hükümlerin uygulanmasından ve merkezden gelen emirlerin uygulanmasından sorumludur.

KADI
Gündüzleri belediye müfettişliği gibi bir görev yapan Su Başı, geceleri de kol gezerek uygunsuz davranışları denetler, Muhzır Ağa ve Ases Başı ile birlikte kanunları uygulardı

Osmanlı Devletinde eyaletler SALYANELİ ve SALYANESİZ olmak üzere ikiye ayrılıyordu.
Salyaneli (Yıllıklı) Eyaletler: Bu eyaletlerde tımar sistemi uygulanma, vergiler yıllık olarak toplanırdı. Mısır, Habeş, Bağdat, Basra, Yemen, Tunus, Cezayir, Trablus salyaneli eyaletlerdendi.
Salyanesiz (Yıllıksız) Eyaletler: Tımar(dirlik) sisteminin uygulandığı eyaletlerdir. Bu eyaletlerdeki topraklar has, zeamet ve tımar olarak ayrılmıştır.Merkeze yakın eyaletlerdir.
Rumeli, Budin, Anadolu, Karaman, Dulkadir, Sivas, Erzurum, Diyarbakır, Halep, Şam, Trablusşam salyanesiz eyaletlerdendir.
2)-SANCAKLAR: Kazaların birleşmesiyle meydana gelmişti. En üst dereceli yöneticisi SANCAK BEYİ'dir.S ancaklarda asayiş sûbaşı ve Yasakçılar(asesler), kalenin korunması da kale dizdarları tarafından yapılırdı.
3)-KAZALAR: Hem adlî hem de idarî birimdir. Kazaların başında yönetici olarak kadı bulunurdu.
İMTİYAZLI HÜKÜMETLER: Osmanlı devletinin hakimiyetini tanıyan Kırım Hanlığı, Mekke Emirliği, Eflak, Boğdan ve Erdel Beylikleri,Sakız Cumhuriyeti imtiyazlı yönetimlerdi. Bunlar iç işlerinde serbest olup, yöneticileri Osmanlı tarafından kendi soyluları arasından atanırdı. Bu hükümetlerden Kırım Hanlığı ve Mekke Emirliği dışındakilerden yıllık belli bir vergi alınırdı.
TAŞRA TEŞKİLATINDAKİ DİĞER GÖREVLİLER:
Muhtesib: Çarşı ve pazar denetlemesi yapardı. Satılan mal ve fiatları kontrol ederlerdi.(zabıta)
Kapan Emirleri: Şehirlere gelen sebze-meyvenin toplandığı yerlere "kapan" denirdi. Kapan emiri buraya gelen malın vergilendirilmesini sağlardı.(Hal müdürü)
Beytülmal Emini:Herhangi bir yerleşim yerinde kamuya ait çıkarları korumakla görevliydi.
Gümrük ve Bac Eminleri: Kasaba ve şehirlerde sanat ve ticaretle ilgili vergileri toplarlardı.
MAHALLİ TEŞKİLAT:
Mahalle veya köy cemaatinin önde gelen kişisi İMAM'dır. İmam cemaatin isteğiyle belirlenir ve kadı'nın onayıyla göreve başlardı.
Mahalle ve köy halkının ortaklaşa karşıladığı giderler şunlardır:
1)- Cami,okul,çeşme gibi yapıların onarımı ve ihtiyaçlarının karşılanması,
2)- İmam, müezzin, muallim gibi görevlilerin ücretlerinin ödenmesi,
3)- Divan-ı Hümayûn tarafından olağanüstü durumlarda konulan AVARIZ adı verilen vergilerin ortaklaşa ödenmesi.
________________________________________
MAHALLİ TEŞKİLAT:

a-Köy ve Mahalle Teşkilatı:Osmanlı Devleti,köy ve mahallelerde oturanları defterlere kaydederlerdi.Müslüman köy ve mahallelerin lideri İmamdı.Diğerlerinin ise kendi dini görevlileri idi.Ayrıca halk tarafından seçilen ve güvenliği sağlayan Yiğitbaşı adı verilen görevliler vardı.

b-Esnaf Teşkilatı:Üretimde bulunan her meslek grubu kendi meslek dalı ile ilgili teşkilatın üyesi olmak zorundaydı.Bu teşkilata önceleri”AHİ” sonra “LONCA” adı verilmiştir.Her loncada yaşlılardan oluşan bir kurul bulunur,en yaşlısı Şeyh ünvanıyla başkan olurdu.Ayrıca eğitimini tamamlayanlar yaşlılar kurulu tarafından imtihan edilir,başarılı olanlara “Gedik” adı verilen dükkan açma yetkisi verilirdi.Loncaların görevleri şunlardı:

*Ürünlerin kalitesini denetlemek ve fiyatlarını belirlemek,

*Esnaf ile hükümet arasındaki ilişkiyi belirlemek,

*Üyelerin zararını karşılamak ve kredi sağlamak,

*Usta-çırak ilişkisi içinde halka mesleki eğitim vermek.

c-Cemaat İdareleri:Osmanlı Devletinde yaşayan gayrı müslimlere “zımmi” adı verilirdi.Her türlü güvenliklerini devlet sağlardı.Cemaatlerin başında o cemaatin dini lideri bulunurdu.Cemaatlerin iç düzenlerine ve geleneklerine karışılmazdı,ceza davalarına kadılar bakardı.
alıntıdır.

29 Nisan 2008 Salı

9. SINIF FİZİK DERSİ 1. DÖNEM 2. YAZILI SORULARI

2005-2006 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI ALMIŞ-ŞENTÜRK METEM 9. SINIF
FİZİK DERSİ 1. DÖNEM 2. YAZILI SORULARI

1- 20 C su ile 50 C su karıştırıldığında denge sıcaklığı aşağıdakilerden hangisi olamaz?
A) 20 B)25 C)30 D)35 E)40

2- Aşağıdakilerden hangisi maddelerin ortak özelliklerindendir?
A) Özısı B) özkütle C) Tanecikli yapı D)ısı E) sıcaklık

3- Aşağıdakilerden hangisi maddelerin ayırt edici özelliklerindendir?
A) Kütle B) Hacim C) Tanecikli yapı
D) Özısı E)Eylemsizlik
4- 10 g suyun sıcaklığını 10 C arttırmak için verilmesi gereken ısı miktarı ne kadardır? ( öz ısısı 1)
A) 10 B)20 C)30 D)50 E)100

5- Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Isı arttıkça sıcaklık artar
B) Kütle arttıkça verilecek ısı artar
C) Özısısı büyük olana fazla ısı verilir
D) Sıcaklığı büyük olanın özısısı büyüktür
E) Fazla ısı büyük kütlelilere verilir

6- 300 K olan bir odanın sıcaklığı kaç C dir?
A) 573 B)300 C)273 D) 37 E) 27

7- ( -40 C ) kaç R dir?
A) -40 B) -20 C) 0 D)20 E) 40

8- Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Özısı ; bir maddenin bir gramının sıcaklığını 1 K arttırmak için verilmesi gereken ısı miktarı
B) Sıcaklık farkı; son sıcaklıktan ilk sıcakılık çıkarılarak bulunur
C) Kütle; madde miktarıdır
D) Hacim; maddelerin boşlukta kapladığı alan
E) Özkütle; birim hacimdeki madde miktarı

9- Aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi yanlıştır?
A) Kütle-terazi B) Sıcaklık – termometre C) Isı –kalorimetre k D) Özısı-kalori E)Uzunluk- kumpas

10-25 gram kütleli bir maddenin özkütlesi 5 g / cm ise hacmi ne kadardır?
A) 1 B)2 C)3 D)4 E)5

11- 2 cm yarıçaplı kürenin hacmi ne kadardır?
A) 4 B)32 C) 64 D) 81 E)189

12- Küp şeklindeki havuz 27 m su aldığına göre derinliği ne kadardır?
A)1 B)2 C) 3 D) 4 E)5

13- 20 cm kuru kum üzerine 30 cm su konulduğunda toplam hacim 45 cm oluyor. Kumun gerçek hacmi ne kadardır?
A)5 B)10 C) 15 D) 20 E)25

14- Aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi yanlıştır
A) Kütle – m – g B) Isı – Q – cal C) Hacim – V – cm D) Özkütle – d – g /cm E) Sıcaklık-T-C

15- Silindirin yarıçapı ve yüksekliği 3 cm ise hacmi ne kadardır?
A) 3 B) 9 C) 27 D) 81 E)181





16- Bir maddenin katı halden sıvı hale geçmesine ne ad verilir?
A) Erime B) Kaynama C) Buharlaşma D)Süblimleşme E) Donma


17- Bir maddenin katı halden erimeden gaz haline geçmesine ne ad verilir?
A) Erime B) Kaynama C) Buharlaşma D)Süblimleşme E) Donma


18- Bir maddenin sıvı halden gaz haline geçmesine ne ad verilir?
A) Erime B) Kaynama C) Buharlaşma D)Süblimleşme E) Donma

19- 50 F kaç C eder?
A)10 B)20 C) 30 D) 40 E)50

20-Boş kütlesi 60 gram olan bir kap su ile dolu iken 110 gram , yağ ile dolu iken 160 gram geliyor. Yağın özkütlesi ne kadardır?
A)1 B)2 C) 3 D) 0.2 E)0.5

21- Parafinin donma noktası - 5 C , balmumunun donma noktası 5 C dir. Hangi sıcaklıkta her ikisi de katı haldedir?
A) – 6 B) – 3 C) 0 D) 3 E) 6


22 Bir cisim iki ayrı sıvıya tamamen batırıldığında ,iki sıvıda da aynı miktarda hafifliyorsa,bu sıvıların hangi büyüklükleri kesinlikle eşittir?
a) Kütle b) Hacim c) Ağırlık d) Sıcaklık e) Özkütle

23- Aşağıdaki yargılardan hangileri doğrudur?
I.Kütle ortama göre değişmez.
II.Kütle eşit kollu terazi ile ölçülür.
III.Sabit sıcaklıkta katı ve sıvıların belli bir hacmivardır,gazların hacmi içerisinde bulunduğu kabın hacmine eşittir.
a)Yalnız I b)Yalnız III c)I,II
d)I,III e)I,II,III

24- Özkütlesi 3 g / cm olan bir sıvı ile özkütlesi 5 g / cm sıvı karıştırıldığında karışımın özkütlesi hangisi olamaz?
A) 3 B)3.5 C)4 D)4.5 E)4.9

25- Bir sıvı ısıtılırken aşağıdaki özelliklerin den hangisi sabit kalır?(Buharlaşma olmadığı kabul ediliyor.)
I. Kütlesi II. Özkütlesi III. Hacmi
a) Yalnız I b) Yalnız II c) Yalnız III
d) I,III e) II,III
BAŞARILAR
ERKAN GEZGİN
Fizik Öğretmeni

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

11 12 13 14 15 16 17 18 19 20

21 22 23 24 25

LİSE1. SINIFLAR 1. DÖNEM 3. YAZILI

LİSE1. SINIFLAR 1. DÖNEM 3. YAZILI
1. Proteinleri diğer organik besin maddelerinden ayıran en önemli fark nedir?
PROTEİNLERİ DİĞER BESİNLERDEN AYIRAN EN ÖNEMLİ FARK SENTEZLENİRKEN DNA ŞİFRESİ KULLANILMASIDIR.

2. Yağda eriyen vitaminlerle suda eriyen vitaminleri 4 özellik yönüyle karşılaştırınız.
YAĞDA ERİYENLER SUDA ERİYENLER
—A,D,E,K vitaminleridir -B,C vitaminleridir.
—Fazlaları karaciğerde depolanır -Fazlaları idrarla atılır
—Her gün almak zorunlu değildir -Her gün alınmalıdır
—Hücreye fosfoipitlerden geçerler -Hücreye porlardan geçerler

3. Aşağıdaki şekilde reaksiyon hızlarını yavaştan hızlıya doğru yazınız. Ve sebeplerini açıklayınız.

0=Kuşbaşı kaynatılmışparçakuşbaşıezilmiş
Kaynatılmışta reaksiyon olmaz, çünkü enzimler yüksek ısıda bozulurlar. Parça ciğerde tepkime en yavaştır çünkü yüzeyi en küçüktür. Ezilmiş ise yüzey alanı bakımından en zengin olduğu için en hızlı tepkimenin görüldüğü ciğerdir.

4. Aşağıdaki soruların başına doğru ise D, yanlış ise Y yazınız.
D… Enzimler reaksiyonu başlatmazlar, başlamış reaksiyonları hızlandırırlar.
D… Şekerler; monosakkaritler, disakkaritler ve polisakkaritler olmak üzere 3 grupta incelenirler.
Y… Aktif olan enzimler –jen eki ile biter, inaktif olanlar ise –az eki ile biter.
Y… Enzimlerin etki ettikleri maddeye mineral denir.
D… Reçel ve pekmezin bozulmamasının nedeni ortamda %18’den az su olmasıdır.
Y… Canlı sistemlerindeki katalizörlere mineral denir.
Y… Sübstratın yüzeyi ne kadar geniş ise reaksiyon o kadar yavaştır.
Y… Enzimler, reaksiyondan bozulup çıkarlar ve bir daha asla kullanılmazlar.
D… Böcek ilaçları, ağır metaller ve yılan zehri gibi bazı maddeler enzimlerin çalışmalarını engeller. Böyle maddelere İNHİBİTÖR maddeler denir.
D… Yağda erimeyen vitaminler B ve C vitaminleridir.

5. Enzimlerin çalışmasına sıcaklığın etkisini bir grafik çizerek gösteriniz.

6. “Besin maddelerinde K.hidrat, protein ve yağların tespiti” deneyi ile ilgili aşağıdaki soruları cevaplayınız.



a)Glikoz testini anlatınız.(2 tane)
%5 LİK GLİKOZ ÇÖZELTİSİNDEN BİR DENEY TÜPÜNE 5 mg KONUR. VE ÜZERİNE FEHLİNG A+B DAMLATILIR. VE ISITILIR. BELLİ BİR SÜRE SONRA KİREMİT KIRMIZISI RENK OLUŞUR.
%5 LİK GLİKOZ ÇÖZELTİSİNDEN BİR DENEY TÜPÜNE 5 mg KONUR. VE ÜZERİNE BENEDİCT ÇÖZELTİSİ DAMLATILIR. VE ISITILIR. BELLİ BİR SÜRE SONRA KİREMİT KIRMIZISI RENK OLUŞUR.
b)Nişasta testini anlatınız.(5 tane)
ELMA ÜZERİNE İYOT DAMLATILDI. VE RENK MAVİ MORA DÖNÜŞTÜ.
MUZ ÜZERİNE İYOT DAMLATILDI. VE RENK MAVİ MORA DÖNÜŞTÜ.
EKMEK ELMA ÜZERİNE İYOT DAMLATILDI. VE RENK MAVİ MORA DÖNÜŞTÜ.
ELMA ÜZERİNE İYOT DAMLATILDI. VE RENK MAVİ MORA DÖNÜŞTÜ.
TOZ NİŞASTA ÜZERİNE İYOT DAMLATILDI. VE RENK MAVİ MORA DÖNÜŞTÜ.

7. Aşağıdaki boşluklara en uygun kelimeleri yazınız.
• Enzim ile Sübstrat arasında …ANAHTAR - KİLİT…….. uyumu vardır.
• Enzimlerin etkinliklerini arttıran maddelere ………AKTİVATÖR……… denir.


• A …SÜBSTRAT…., B …ENZİM…………, AB …ENZİM- SÜBSTRAT BİLEŞİĞİ….., C ve D …ÜRÜN..dir.
• Enzimlerin yapısındaki protein kısma …APOENZİM….…, mineral kısma …KOFAKTÖR… ve vitamin kısmada …KOENZİM…. denir.
• Yumurta akında, bol miktarda protein bulunur ve proteinlerin ayıracı …BİÜRET / NİTRİK ASİT / FEHLİNG..dir.

8. Aşağıda verilen örnek ve özelliklerin Doymuş ya da doymamış yağlardan hangilerine ait olduklarını karşılarına yazınız.
DOYMUŞ YAĞ veya DOYMAMIŞ YAĞ
ÖRNEK= Mısır Özü yağı= Doymamış yağ
Tere yağ= DOYMUŞ Yağ
Zeytin yağ= DOYMAMIŞ Yağ
Bitkiseldirler= DOYMAMIŞ Yağ
Oda sıcaklığında katı halde bulunmak= DOYMUŞ Yağ
Kalp ve damar sağlığı açısından yararlı olmak= DOYMAMIŞ Yağ

TÜRK EDEBİYATI 1.DÖNEM 3.YAZILI SORULARI

BAL 9-E SINIFI TED 1.DÖNEM 3. YAZILISI (B)
AD: SOYAD:
NO: SINIF:
1. “Menekşeler külahını kaldırır.” dizesindeki edebi sanat aşağıdakilerden hangisinde vardır?
A) Güzel gitti diye pınar ağladı
B) Ak kuğular sökün etti yurdundan
C) Gül budanmış dal dal olmuş
D) Kara yerde mor menekşe biter mi
E) Gözlerim kapıda kulağım seste

2. Bir Halk Edebiyatı ürünü olan “mani” ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Yazarları belli değildir.
B) Kafiye düzeni aaba şeklindedir.
C) Anlatılmak istenen duygu ve düşünce son iki dizede bulunur.
D) Hece ölçüsü ile söylenir.
E) Yalnızca aşk konusu işlenir

3. Divan şiiriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? 97ÖYS
A) Yabancı sözcüklerle ve kurallarla yüklü bir dil kullanılmıştır.
B) Ölçü olarak aruz ölçüsü kullanılmıştır.
C) Kavramlar, ortaklaşa kullanılan kalıplaşmış sözlerle anlatılmıştır.
D) Konular genellikle gerçek yaşamdan alınmıştır.
E) Söz sanatlarına yer verilmiştir.

4. Aşağıdaki beyitlerin hangisinde redif vardır?
A) Bir garip rüya rengiyle
Rüzgardaki yaprak bile
B) Savrulmada gül şimdi havada
Gün doğmada bir başka ziyada
C) Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir
Kâğıtlarda yarım bırakılmış şiir
D) Bin bahçeli beldemizi yad ellere bıraktık
Gölgesinde barınacak tek ağacım yok artık
E) Bizim mahalle de İstanbul’un kenarı demek
Sokaklarında yürünmez ki yüzme bilmeyerek

5. Aşağıdaki dizelerden hangisi bir taşlamadan alınmış olabilir? 92 ÖYS
A) Ayna almış perçem düzer
Zülfün tarayı tarayı
B) Kırık çanağı yok ayran içecek
Kahveye gelir de fincan beğenmez
C) Eğil dağlar eğil üstünden aşam
Yeni talim gelmiş varam alışam
D) Güzel gitti diye pınar ağladı
Acıdı yüreğim yandı pınara
E) Avcılardan kaçmış ceylan misali
Geçmiş dağdan dağa yoktur durağı






6. Aşağıdaki beyitlerin hangisinde cinas vardır?
A) Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde
Sen nerdesin ey sevgili, yaz günleri nerde
B) Kısmetindir gezdiren yer yer seni
Arşa çıksan akıbet yer yer seni
C) Akşam lekesiz, saf, iyi bir güz gibi akşam
Ta karşı bayırlarda tutuşmuş iki üç çam
D) Gözlerin mahmur olurmuş her zaman
Pek yamansın, pek yamansın, pek yaman
E) Görmeden mecnunların sahrâdaki cem’iyyetin
Sevdiğim meşk-i nigâh eylersin âhûlarla sen

7. Bahçelerde gül gerek
Güllere bülbül gerek
Senin gibi güzele
Bencileyin kul gerek
Bu dörtlüğün nazım biçimi hangisidir? 94 ÖYS
A) Divan B) Varsağı C) Destan
D) Koşma E) Mani

8. Anonim halk edebiyatı ile Âşık edebiyatında ortak ol­mayan özellik, aşağıdakilerden hangisidir?
Şiir ile müzik birbirinden genel olarak ayrılmaz.
Usta - çırak geleneğine bağlı olarak günümüze kadar gelmiştir.
Konular aşk, ölüm, ayrılık, özlem, yiğitlik... gibi halkın ortak konularıdır.
Doğaçlama (içten geldiği gibi, hazırlıksız) söyleyiş belirgindir.
İkisinde de şairlerin adı ya da mahlası geçer
9. Aşağıdakilerden hangisi, Âşık edebiyatına ait şiir tür­lerinden değildir?
A) semai B) koşma C) güzelleme D) koçaklama E) mani

10. Aşağıdakilerin hangisinde Anonim Halk edebiyatı nazım biçimleri bir arada verilmiştir?
a. Koşma, semai, varsağı, destan
b. Türkü, mani, bilmece, semai
c. Mani, ninni, tekerleme, türkü
d. Kıt'a, destan, koçaklama, güzelleme
e. Sone, kaside, türkü, koşma
CEVAP ANAHTARI

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10



11. Aşağıdakilerden hangisinin nazım birimi farklıdır?
A. Gazel
B.İlahi
C.Mesnevi
D.Terkib-i Bend
E.Kaside

12. Rüzgar esmez, konuşur
Uçurtmalar uçun, çamaşırlar kuruyun
Mesut olun, yaşayın
Ana, baba, evlat, torun
Bu dörtlükte yapılan sanat aşağıdakilerden hangisidir?
A) Telmih      B) Tenasüp     C)Teşbih  
    D) Tevriye      E) Teşhis

13. “Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır.”
Bu beyitte, Divan edebiyatının ortak konularından hangisi işlenmiştir? ÖYS 81
A) Aşk derdine derman bulunamayışı
B) Sevgiliye duyulan özlem
C) Aşk ıstırabının insanı olgunlaştıracağı inancı
D) Sevgilinin cefasının sürüp gitmesi için Tanrı’ya yakarış
E) Aşk acısından duyulan mutluluk

14. “Artık dağlar sırtlarından kürklerini attılar. Fakat henüz sabahları serince olduğundan omuzlarına sislerden birer atkı alıyorlar. Şimdi rüzgar, ağaçlar arasında ılık ılık esiyor. Hele böcekler… Görülecek şey!” 85 ÖYS
Parçada kişileştirilen varlık, aşağıdakilerden hangisidir?
A) böcekler B) sisler C) rüzgar
D) dağlar E) ağaçlar

15. . “ Fuzuli, Leylâ ile Mecnun’u ile bütün edebiyat boyunca tek başına kalmış bir eserin sahibidir. Baki’nin mersiyesi gibi onun mesnevisi de uzun zamanı kapatan eserlerdendir. Çağdaşı Yahya Bey gibi, Atai gibi bu yola heves edenler, az çok bölgesel konuları ele almışlar ya da çeviriye özenmişlerdir.”
Parçaya göre Fuzuli’nin Mesnevi’si ile Baki’nin Mersiyesi’nin ortak özelliği aşağıdakilerden hangisidir? 85 ÖYS
A) Bu eserlerle “mesnevi” ve “mersiye” devrinin kapanmış olması
B) Şairlerinin bu türlerde başka eser vermemiş olmaları
C) Uzun zaman, eşdeğerde benzerlerinin yazılmamış olması
D) Türlerinin ilk örnekleri sayılmaları
E) İki büyük çağdaş şair tarafından yazılmaları




16. I.değirmeni yürütür/ II.Bir ah çeksem / III.Ne halden anlayan /IV.Gözüm yaşı/ V.dağı taşı eritir / VI.bulunur
Yukarıda parçalara ayrılan dizelerin anlamlı şekilde sıralanması aşağıdakilerden hangisidir?
A.I-II-V-IV-III-VI
B.V-VI-IV-II-I-III
C.II-V-IV-I-III-VI
D.VI-II-V-I-IV-III
E.IV-I-VI-III-II-V

17. Gazel ve koşmanın karşılaştırılması ile ilgili aşağıdaki yargıların hangisi yanlıştır? 93 ÖYS
A) Gazel, Divan Edebiyatına; koşma, Halk Edebiyatına özgü bir nazım biçimidir.
B) Gazelde nazım birimi beyit, koşmada dörtlüktür
C) Gazel aruzun istenilen her kalıbıyla yazıldığı halde; koşma, hece ölçüsünün 11’li kalıbıyla yazılır.
D) Gazel 10-20 beyitten, koşma 7-12 dörtlükten oluşur.
E) Gazellerin konusu sevgilinin güzelliği, aşk ve şarap; koşmalarınki ise genellikle aşk, sevgi ve doğa güzellikleridir.

18. Uzak, çok uzağız şimdi ışıktan
Çocuk sesinden, gül ve sarmaşıktan
Dönmeyen gemiler olduk açıktan
Adımızı soran, arayan var mı?
Bu dörtlükle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? 98 ÖYS
A) Hece ölçüsüyle yazılmıştır.
B) Redif vardır.
C) Uyak düzeni aaab’dir.
D) “Yalnızlıktan” söz edilmektedir.
E) Bir destandan alınmıştır.

19. Kalem böyle çalınmıştır yazıma
Yazım kışa uymaz, kışım yazıma 86 ÖYS
Bu iki dizedeki söz sanatı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) istiare B) abartma (mübalağa)
C) kişileştirme (teşhis) D) cinas
E) benzetme (teşbih)
20. Aşağıdakilerin hangisinde divan edebiyatı ürünleri bir arada verilmiştir?
a. Gazel- rubai-müstezat
b. Mersiye- şathiye- varsağı
c. Gazel-murabba-koşma
d. Semai-ilahi-kaside
e. Hicviye-murabba-türkü
ALINTIDIR..

BİR AŞK HİKAYESİ

Geç olmadan söyleyin !! AŞK HIKAYESI
9. Sinif
Su an dersteyiz yanimda dünya güzeli bir kiz oturuyor..
Yüzüne bakmaya kiyamiyorum
Onu ne kadar cok sevdigimi bilmiyor
O benim en yakin arkadasim
Beni sadece arkadasi olarak görüyor
Nedenini bilmiyorum ama kendimden cok utaniyorum
1o. Sinif
Evdeyim.. beni arayip erkek arkadasiyla tartistigini ve bana ihtiyaci oldugunu söyledi..
Sonra bize geldi bana síkí síkí sarilip agladi..
Su an dizimde uyuyor.. Saclarini oksayip o güzel yüzünü doya doya seyrediyorum
Ben onu o kadar cok severken O beni sadece arkadasi olarak görüyor..
Nedenini bilmiyorum ama kendimden cok utaniyorum
11.Sinif
Mezuniyet Balosu
Onunla cocukluktan beri arkadasiz 8. siniftayken birbirimize söz vermistik Lise sonda Mezuniyet Balosuna esimiz olmazsa beraber gidicektik
Beni aradi ve erkek arkadasinin hastalanip gelemeyecegini söyledi
Ve beraber gidebilir miyiz diye sordu..
Kabul ettim.. ve.. Onu evinden aldim
Balodaki en güzel kiz oydu bembeyaz elbisesiyle tip ki bir Melek gibiydi..
Gece boyu dans ettik kollarimdayken hep ayni seyi düsündüm „Onu cok Seviyordum“
Gece sonunda onu eve biraktim, beni yanagimdan öpüp en iyi arkadasi oldugumu söyledi..
Onu gercekten cok Seviyorum..
Ama o beni arkadasi olarak görüyor..
Ona, onu sevdigimi nasil söylerim..?!
Nedenini bilmiyorum ama kendimden cok utaniyorum
Aradan Yillar gecti..
Simdi o canimdan cok sevdigim Melegimi, topraga veriyorum…
Özel esyalarin arasindan kara kapli bir defter cikmis..
Bana verdiler..
Okuyup okumamakta kararsiz kaldim..
Actim
Bu bir günlüktü..
.. ve bir sayafasinda söyle yaziyordu
Su an dersteyiz yanimda dünya yakisiklisi bir cocuk oturuyor
Yüzüne bakmaya doyamiyorum
Onu ne kadar cok sevdigimi bilmiyor
Beni arkadasi olarak görüyor erkek arkadasim oldugunu yalanini söyleyerek ve sürekli onunla ilgili yalanlar uydurarak yaninda olabiliyorum
Onu canimdan cok Seviyorum
Bana bir kere “SENI SEVIYORUM” deseydi dünyalar benim olurdu
Ben bu satirlari okurken Melegimi coktan gömdüler
Hickiriklarimi tutamiyorum gözümü mezarindan alamiyorum
Merak etme biricigim bende SENI COK SEVIYORUM

ESİR ŞEHRİN İNSANLARI KİTABI ÖZETİ

ESİR ŞEHRİN İNSANLARI’NIN ÖZETİ

Roman,İspanya’da yaşayan Kamil Bey ve ailesinin ülkesine dönmesiyle başlar.Yıl,1916’dır.Osmanlı Devleti,her geçen gün güç ve toprak kaybetmektedir.Kamil Bey de Batıda bulunduğu dönemde ekonomik sıkıntılar yaşadığı için,İstanbul’a,bazı emlaklarını satmak için gelmektedir.Kamil Bey,eşi Nermin Hanım ve kızı Ayşe,Batı kültürünü çok iyi bilmelerine rağmen kendi kültürlrinr fazlaca önem vermezler.
İstanbul’a gelen Kamil Bey,Bağlarbaşı’nda babasından kalma köşkü onartarak oraya yerleşir.Bir yandan da yine babasından kalma mülklerle ilgili işleri takip eder.Bu esnada Galatasaray Lisesi’nden arkadaşı Ahmet’le karşılaşır.Arkadaşı,Kamil Beyden kendilerine yardım etmesini rica eder.Kamil Bey,Nedime Hanım’ın çıkardığı Karadayı gazetesinde çalışmaya başlar.Anadolu’daki Milli Mücadeleye destek veren Nedime Hanım ve arkadaşları Karadayı gazetesi vasıtasıyla Anadolu’yla haberleşmektedir.Bu işleri yaparken Kamil Bey,yavaş yavaş,ülkesi ile ilgili meselelerle ilgilenmeye başlar.
Düşman güçlerinin Anadolu’daki askerlere saldırı planlarını ele geçiren Nedime Hanım ve arkadaşları bunu Anadolu’ya ulaştırmaya çalışırlar.Bu işi,Kamil Bey üstüne alır.Ancak Kamil Bey,bu planları bir sandık içinde gemiye verirken yakalanır.Çünkü,Nedime Hanım’a yardım ediyor gözüken Niyazi,İstanbul hükümetinin ve işgal kuvvetlerinin ajanlığını yapmaktadır.Kamil Bey’i de o haber vermiştir.
Kamil Bey,tutuklandıktan sonra birçok kere sorguya çekilir.Paşa oğlu olduğu için kendisine ceza vermeyeceklerini ancak Nedime Hanım’ın yaptıklarını anlatmasını isterler.Kamil Bey de Milli Mücadeleye destek veren bir kadını ele vermenin büyük bir alçaklık olacağını düşünür ve Nedime Hanım’ı ele verecek hiçbir şey anlatmaz.Bu esnada Nermin ve ailenin diğer üyeleri Kamil Bey’in tutuklandığını duyunca büyük bir şaşkınlık yaşarlar.Ancak Kamil Bey,sorumsuz bir aydın olmaktan,sorumlu bir aydın olmaya doğru değişim yaşadığı için kendisine yöneltilen eleştirileri fazlaca önemsemez.İstanbul Hükümeti tarafından kendisine Roma büyük elçiliğinde bir iş teklif edilmesine rağmen,Nedime Hanım’ ele vermemek için kabul etkeskelerle yasamayınn...

9.SINIFLAR 2.YARIYIL 1.YAZILI SORULARI

PİRİ REİS ANADOLU LİSESİ TÜRK EDEBİYATI DERSİ 9.SINIFLAR 2.YARIYIL 1.YAZILI SORULARI

S1-Aşağıdaki cümlelerde yer alan söz sanatlarını gösteriniz.(Açıklamalar yapılacak, varsa unsurları gösterilecek.) 15p
a. Taşıma su ile değirmen dönmez.3p………………………b.Bu olay üzerine bütün köy ayaklandı3p………………………………
c.Yoksun diye bahçemde çiçekler açmıyor bak3p…………………………………..
d.Ay, altın ağaçlardan yere damlıyordu2p…………………………………………..
Açtım avucumu altına tuttum.
e.O çay yorgun akar mı bilmem,
Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem2p……………………………….
f.Gökyüzünde İsa ile
Tur dağında Musa ile,
Elindeki asa ile,
Çağırayım Mevlam seni.2p…………………………………………

S2-Olay çevresinde oluşan edebi metinler şemasını çiziniz.10p
S3-“Parasız Yatılı” adlı öyküde yer alan yapı unsurlarını(Olay örgüsü,Mekan,Kişiler,Zaman) yazınız, yapı unsurlarının anlatmaya bağlı edebi metinlerdeki yerini belirtiniz.10p
S4.”Parasız Yatılı” adlı öykünün temasını ifade ederek , metindeki temel çatışma unsurlarını yazınız.10p
S5-“Okuldan gelince mangalımızı yakar sıcacık oturursun.Gece kapağı ört ateşe.Ha benim kızım, sakın unutma.Benim aklımı evde bırakma.Sen akıllı kızsın.Geceleri hiç korkma.Dedim ya ev yalnız değil.Sen korkak değilsindir.Bak sana neler alacağım.Ağır hastalara özel yemek çıkarmış,onlardan kalan tavuklar falan olurmuş haşlanmış.Sarıveririm pakete, gizli değil ha, zaten dökülüyormuş.Ziyafet çekeriz kendimize.” Parasız Yatılı-Füruzan.
Yukardaki parçadan Parasız Yatılı adlı öykünün ait olduğu dönemle ve sosyal yaşamla ilgili hangi sonuçlara ulaşabiliriz, açıklayınız.10p

S6-Bir edebi metnin yazıldığı dönemden bağısız bir metin olarak ele alınıp alınamayacağını -Metin ve Gelenek- konusu çerçevesinde açıklayınız.5p

S7-“Orhan, tramvayların sesini duyuyordu.Bu halde Necati’nin evine kadar gitmeye muktedir olup olmayacağını düşündü.Onu mektebe gitmeden evvel bulmak istediği için geç kalmaktan korkuyordu.Fakat buradan nasıl çıkacaktı? Felaketin tekerrür etmesi ihtimali onu dehşete düşürüyordu. Hem yürüyebilecek miydi? Tramvay bekleme yerine kadar gidebilecek miydi?İçeriye müşteriler girmeye başladığı için bu dükkanda, bu vaziyette daha fazla kalamazdı.Doğruldu ve üstünden yorganı da kaputu da attı.Dükkan iyice ısınmıştı.” Biz İnsanlar-Peyami Safa
a-Bakış açılarını ve özelliklerini yazınız.7p b-Yukarıdaki metnin hangi bakış açısıyla yazıldığını sebeplerini de belirterek açıklayınız.8p

S8-“Öyle dürüst öyle kesin bir adamdı ki; ölümün sinsiliği ona hiç gölge düşürmemişti.” “Evine her gece ekmek alıp giden bir erkeğin yokluğu,sensizlik olup yerleşmişti odalarına.”
Cümlelerindeki dili, doğal dil ile karşılaştırarak edebi dil ile doğal dil arasındaki temel farklılıkları belirtiniz.10p


Yiğidin eyisini nerden bileyim S9-Yan tarafta yer alan şiirin;
Yüzü güleç, kendi yaman olmalı a-Kafiye ve rediflerini,5p
Kasavet serine çöktüğü zaman b-Nazım birimini,2p
Gönlünün gâmını alan olmalı c-Nazım şeklini belirtiniz.4p
d-Şiiri kısaca, içerik olarak açıklayınız.5p

Yiğit olan yiğit kurt gibi bakar
Düşmanı görünce ayağa kalkar
Kapar mızrağını meydana çıkar
Yiğidin ardında duran olmalı

Karacaoğlan Muntazır:Bekleyen,gözleyen.
Fırka:İnsan topluluğu
kasavet:Üzüntü,tasa,kaygı.



Sınav süresi bir ders saatidir. Soruların puan değeri üzerindedir.Başarılar dileriz.
ALINTIDIRR.



M.Mustafa TÜRE Gökmen BİÇ

8. SINIF FEN BİLGİSİ YAZILI SORULARI

8. SINIF FEN BİLGİSİ

1) C2HxOH + 3O2 2CO2 3H2O denkleminde bulunan x’in değeri nedir ?

a) 3 b) 4 c) 5 d) 6

2) Aşağıdaki bileşiklerin mol sayıları eşitse hangisi en az atom içerir?

a) Al2(SO4)3 b) NH4NO3 c) Mg3(PO4)2 d) L6H12O6

3) Klorofilin fotosentez bakımından en önemli özelliği aşağıdakilerden hangisidir?

a) Yapraklara yeşil renk vermeleri
b) Işık enerjisini kimyasal enerjiye dönüştürmeleri
c) Gaz alışverişini sağlamaları
d) Işık enerjisini soğurabilmeleri

4) Bir nükleotidin yapısında aşağıdakilerden hangisi bulunmaz?

a) Organik baz
b) Hidrojen bağı
c) Fosfat
d) Şeker

5) Aşağıdakilerden hangisi fermantasyona örnek olamaz?

a) Hamurun mayalanması
b) Sütten yoğurt yapılması
c) Şekerden alkol elde edilmesi
d) Sirkeden turşu yapılması

6) Yaralanmalarda zarar gören organların onarılmasında ve en fazla gerekli olan vitamin aşağıdakilerden hangisidir?

a) A vitamini
b) C vitamini
c) K vitamini
d) B vitamini

7) 300 nükleoditden oluşan bir DNA zincirinde kaç tane deoksiriboz şekeri vardır?

a) 150 b) 300 c) 600 d) 900




8) Güneşten alınan enerjinin etçil, otçul olan sırasıyla x, y, z canlılarında kullanılmasını aşağıdaki grafiklerden hangisi doğru olarak ifade eder ?


9) Aşağıdakilerden hangisi kalıtsal bir özellik değildir?

a) Dil yuvarlama
b) Kulak mememsinin yapışık veya ayrık olması
c) Göz rengi
d) Kaşların güçlü olması

10) Aşağıdakilerden hangisi asit ve bazların sulu çözeltilerinin ortak özelliği değildir?

a) Tuz Oluşturabilme
b) Elektrik akımını iletme
c) Turnusol kağıdının rengini değiştirme
d) Acımsı tatta olma

CEVAPLAR :

1) C
2) B
3) B
4) B
5) D
6) C
7) B
8) B
9) D
10) D

HÜCRE,ORGANELLER VE GÖREVLERİ

şHücre Organcıkları ya da Organeller, hücre biyolojisi söz konusu olduğunda, ökaryot hücrenin sitoplazmasında asılı halde duran ve özelleşmiş işlevlere sahip çeşitli yapılardır.

Hücre organelleri
Akrozom | Çekirdek | Çekirdekçik | Endoplazmik retikulum | Endozom| Golgi aygıtı | Hücre duvarı | Hücre zarı | Kamçı | Kloroplast | Koful
Lizozom | Melanozom | Mitokondri | Miyofibril | Parentezom | Peroksizom | Plastit | Ribozom | Sentrozom | Sil | Sitoplazma

Hücre çekirdeği, ya da nükleus, bakteriler ve yeşil algler (prokaryot hücreler) dışında kalan bütün hücrelerde bulunan ve iki katmanlı bir zar ile hücrenin geri kalan bölümünden ayrılan özelleşmiş yapıdır...

Endoplazmik retikulumun devamı olduğu düşünülen bu zarda büyük moleküllerin çekirdeğe girmesini izin veren gözenekler vardır. Çekirdek, hücrenin büyüme ve metabolizma gibi işlevlerini düzenler ve denetler, kalıtımla kuşaktan kuşağa geçen bilgiyi içeren genleri taşır. Çekirdeğin içinde yer alan çekirdekçik, ribonükleik asit (RNA) ve protein bireşimlenmesinde önemli bir rol oynar. Çekirdek zarının içinde bulunan ve çekirdeğin bileşenlerinin içinde asılı olduğu jölemsi sıvı çekirdek plazması adını alır.

Çekirdekçik, kromozom içeren üst yapılı hücrelerdeki bir yapıdır.

Çekirdekçik, bakteriler, mavi-yeşil su yosunları, trombositler ve olgun alyuvarlar dışında bütün canlı hücrelerde bulunan küresel bir cisimdir; sınırlayıcı bir zarla sitoplazmadan ayrılır. Hücrenin bilgi merkezidir ve hücresel üremede anahtar rol oynar; ayrıca hücrenin hangi özel işlevi üstleneceğini ve olgunlaştığında hangi biçimi alacağını, yani hücrenin nasıl farklılaşacağını belirler.

Jeli andıran bir özsudan (nükleolplazma ya da çekirdekçik plazması) oluşur; bu özsu içinde asılı olarak kromozomlar ve bir ya da daha çok nükleol bulunur. Kromozomlar, yalnızca hücre bölünmesi sırasında görülebilen ve genleri taşıyan ipliksi cisimlerdir. Genler, bireysel hücrelerin özelliklerini belirler ve hücrenin etkinliklerini denetleyen birimler olarak işlev görürler. Nükleoller, ribozom RNA'sının bireşimini yapan ve protein birleşimiyle ilgili komutları genlerden sitoplazmaya aktaran oval cisimlerdir.

Endoplazmik retikulum, Hücrede; hücre zarı ile çekirdek arasında madde taşıyan, ince kanalcıklara denir.1945 yılında PORTER elektron mikroskobu ile yaptığı çalışmalarda, hücre sitoplazmasının dantel şeklinde bir ağ manzarası görünümünde olduğunu saptamıştır. Bu ağ yapı hücrenin ektoplazmasında görülmediği için PORTER ve arkadaşları buna Endoplazmik retikulum (plazma içi ağı) adını vermişlerdir. Yapılan daha derin çalışmalar endoplazmik retikulum'un sitoplazmada bulunan bir vakuol sistemi olduğu ve bu sistemin bir zarla çevrilmiş bulunduğu saptanmıştır. Endoplazmik matriks ise vakuol sisteminin dışında yani vakuoller arasında kalan alanı doldurur. Endoplazmik retikulum, golgi aygıtı ve lizozomun oluşturduğu yapıya Endoplazmik vakoul sistemi adı verilir.

Endoplazmik retikulumun membranı 50-60 A° kadardır. Kalınlığı hücre zarından az olduğu halde aynı yapıyı gösterir. İki koyu ve arsında açık renk tabakadan yapılmıştır. Bu membran sistemin yüz genişliği bazı dokularda ölçülmüştür.

Endoplazmik retikulumu kargoya benzetebiliriz.Hücre içi ve dışı taşımayı sağlar. Aynı zamanda bazı hücreleri depolar, üzerinde genellikle ribozomlar bulunur. Üzerinde ribozom olanlar Granüllü endoplazmik retikulum, ribozom olmayanlar granülsüz endoplazmik retikulum adını alır.

Golgi aygıtı (Diktiyozom), bir hücre organeli. Çekirdeğe yakın sentriyolün civarında bulunan kanalcık ve kesecik sistemidir.

Granülsüz endoplazmik retikuluma benzer, yani üzerinde ribozom bulunmaz. Golgi aygıtı, salgı yapan hücrelerde ve sinir hücrelerinde iyi gelişmiştir. Alyuvar ve bakteri gibi hücrelerde bulunmaz. Golgi aygıtı lizozomların oluşmasında da etkilidir.

Golgi aygıtı, lipoprotein, glikoprotein, mukus ve bitkilerde selüloz gibi maddelerin üretilip, salgılanmasını sağlar. Hücre zarı yapımında zar fabrikası gibi çalışır. Gerektiği zaman yağları depolar. Uzun zaman pek önemli bir organel olmadığı gerekçesiyle dikkate alınmayan golgi aygıtı; son zamanlarda hücre zarını özgüllüğünü saptamada, önemli görev alması nedeniyle dikkatleri üzerine çekmiştir.

Golgi aygıtının bozulması, salgıların azalmasına neden olur. Örneğin, tükürük bezinden salgılanan tükürüğün azalmasında golgi aygıtı etkilidir. Tükürüğün azalması ağzın kurumasına neden olur.
hücre duvarı
Tüm bitki hücrelerinde görülen bir yapıdır. Hücre membranının dış tarafında bulunur ve selüloz yapılır. Bitki hücresi ni dış ve iç etkilere karşı direnç göstermesini sağlar ( bitki hücrelerinde görülen turgor basıncı olayı, rüzgar v.s). Turgor haline geçen hücrenin şişip patlamasını önler. Bitki hücresinin belirli bir şekil almasını sağlar. Hücre duvarı üzerinde madde geçişini sağlamak için porlar bulundurur. Bu porlar seçici geçirgen (semipermeabl) yapı göstermez.

Fotosentez gerçekleştirmemesine rağmen çok hücreli mantarlarda da hücre duvarı görülür.

Hücre Zarı ya da Hücre Membranı,

Konu başlıkları 1 ÖZELLİKLERİ
2 Hücre Zarının Kimyasal Yapısı
3 Hücre Zarının Morfolojisi
4 Hücre Zarının Görevleri
5 Ayrıca bakınız



ÖZELLİKLERİ
]Esnek,Canlı, Saydam, Seçici-geçirgen, protein yapılıdır

Hücre zarının görevleri;

Hücrenin sitoplazma organellerini sarar.
Organeller ile sitoplazma arasında;hücre ile dış çevresi arasındaki madde alışverişini düzenler.
Elektrik dengesini organize eder.
Ozmotik dengeyi düzenler.
Glikoproteinleri ile yapancı proteinleri tanır. Bundan dolayı komşu ve yabancı
hücreleri de tanıma özelliği gösterir

Uyarı iletimi yapar.
Enzimleri taşıyıcı özelliği vardır.
Hücre zarını ayırarak doğrudan analizlerden önce hücre zarının moleküler yapısı hakkındaki kuramlar,dolaylı kanıtlara dayanır. Yağda eriyen maddeler hücre zarından kolayca geçebildiği için,Overton (1902), hücre zarının ince bir lipit tabakasından yapıldığını ileri sürmüştür. Gorter ve Grendel(1902), hücre zarının iki lipit molekülü kalınlığında bir tabaka (bilayer) olduğunu ileri sürmüşlerdir. Geçirgenlik, yüzey gerilimi elektrik ve kimyasal özelliklerini göz önünde bulundurarak, Danielli ve Davson 1935'de hücre zarının Simetrik Zar Modelini teklif etmişlerdir. Bu modele göre, zarın yapısında tek tabakalı iki protein yaprağı arasında lipit molekülleri vardır. Lipt moleküllerinin polar uçları (hidrofilik kısımları) dışa doğrudur ve protein tabakalarıyla örtülüdür. Moleküler yapıyla ilgili ikinci model, Robertson (1959) tarafından teklif edilen Asimetrik Zar Modelidir. Asimetrik zar modelinde, ortada iki molekül kalınlığında lipit tabakası, iki tarafında da tek molekül kalınlığında protein tabakası vardır. İki model de birbirine benzemekle, arasındaki fark; birinci simetrik modelde ortadaki lipit molekül sırasının veya tabakasının kalınlığı belli değildir. Yani, iki veya daha fazla lipit molekül sırasının bulunup bulunmadığını gösteren hiçbir kanıt yoktur. Oysa, asimetrik modelde ortadaki lipit moleküllerinin sayısı sadece ikidir. İki model arasında ikinci önemli fark, lipit tabakasının iki yanındaki protein tabakalarının simetrik modele simetrik, asimetrik modele ise, kendisine eklenen yeni elementlerden dolayı sitoplazma tarafındaki protein tabakasının dıştaki protein tabakasından belli kimyasal farklar göstermesi, yani asimetrik oluşudur.

Daha sonraları ortaya çıkan teori ise, Danielli-Davson'un modelidir. Danielli-Davson'a göre, lipit moleküllerinin polar, hidrofilik uçlarının koyu bölgeleri şekillendirdiği, polar olmayan, hidrofobik yağ asidi zincirlerinin açık renk bölgeleri şekillendirdiği düşünülmektedir. Bu modellerde hücre zarı, fosfolipit elementlerin kimyasal özelliğinden dolayı iki tabakalı görülür. Bu üç tabakalı yapı, plazma zarı dışında hücrenin sitoplazmada bulunan tüm zarlı yapılarında da görülmektedir. Danielli-Davson ve Robertson modelleri, hücre zarının elektriksel ve pasif geçirgenlik özelliklerini açıklamak yeterlidir. Bununla beraber, zardaki protein elemanlarının aktif taşınmayı nasıl gerçekleştirdiğini anlamak bu modelle zordur. Danielli ve Davson modelinin, hücre zarının işleyişini tam olarak ortaya koyamamasından dolayı, yeni hücre zarı modelleri geliştirilmiştir. 1972 yılında Singer ve Nicolson tarafından hücre zarının tüm özelliklerin açıklayan bir model ileri sürülmüştür. Böylece, Mozaik Zar Modeli ya da Akışkan-Mozaik Zar Modeli 1966 yılında Singer ve Lenard tarafından ortaya atılmasına rağmen, 1972'de yayınlanmıştır.Bu modelde fosfolipit tabakaları daha önceki modellerdekine benzer şekilde hidrofilik başları zarın yüzeyine doğru, hidrofobik kuyrukları ise, içe doğru sıralanır. Asıl farklılık proteinlerin dizilişinde görürlür. Bu modelde proteinler zarın hem iç, hem dış yüzeyinde mozaik şekilde dağılırlar ve devamlı bir tabaka meydana getirmezler. Hücre zarında bulunan zar proteinleri; bu modelde yağ tabakasının her iki yüzünde olan Ekstrinsik Proteinler, yağ tabakasının içine gömülmüş olanlar ise; İntrinsik Proteinler olarak kabul edilmiştir. Bir lipit denizinde yüzen, protein ve glikoproteinlerden yapılmış, almaç denilen özel bölgelerle dışarıya açılan bir model olarak Mozaik Zar Modeli günümüzde de geçerliliğini korumaktadır.


Hücre Zarının Kimyasal Yapısı
Zar lipitleri
Fosfolipit
Glikolipit
Sterol
Zar proteinleri
Zar karbonhidratları bulunur.
steroll proteinleri DOĞAN ARAR


Hücre Zarının Morfolojis
]Elektron mikroskobunda hücre zarı oldukça basit yapıda görülür. İki koyu ve bir açık renk olmak üzere üç tabakalı görülen yapıya, üç tabakalı veya unit zar, birim zar, denir. Bu tabakaların kalınlığı 75-100 Å arasında değişir. Lipitlerin hidrofobik kuyrukları açık renk görülür. Lipitlerin hidrofilik uçlarıyla proteinler birlikte koyu çizgiler oluşturur.

1-Glikokaliks
2-Hücre zarı farklılaşmaları (Desmosomlar)(Desmosomes, Cell Junctions, Cell Attachments)
Aralarında farklılaştıkları hücrelerin benzer veya farklı oluşuna göre:
Otodesmosomlar
Homodesmosomlar
Heterodesmosomlar (Hemidesmosomlar)
Hücre yüzeylerinde dağılışlarına göre:
Makular desmosomlar
Zonular desmosomlar
Simetri durumuna göre:
Simetrik desmosomlar
Simetrik olmayan desmosomlar
İki hücre yüzeyinin elemanlarının desmosom yapısına katılamalarına göre:
Sinsisyal desmosomlar
Basit desmosomlar
Gelişmiş desmosomlar

Hücre Zarının Görevleri
Hücre zarı, oldukça karmaşık ve devingen yapısıyla, hücre canlılığının çok önemli bir bileşenidir. Hücre canlılığının ve özgün hücre işlevlerinin sürekliliğini mümkün kılan çok önemli bazı fonksiyonları yerine getirir ki, bunları kabaca şöyle sıralamak mümkündür:

Hücre içi ortamın özgün bileşimini hücre dışı ortamdan ayırmak,
Hücre içi ile hücre dışı ortamlar arasında seçici bir şekilde madde alışverişini sağlayarak hücrenin atıklarını hücre dışı ortama vermek, hücre dışından hücreye gerekli maddeleri almak ve hücre içi ortamın özgün yapısını korumaya yardımcı olmak,
Komşu hücrelerle iletişimi ve madde alışverişini sağlamak,
Hücreyi dış ortamdan ayırır.
Hücreye şekil verir.
Madde giriş-çıkşını düzenler.
Canlı yapıdadır.
Kalınlığı 12 nm'dir.
Protein, yağ ve karbonhidratlardan oluşur.
Aktif taşıma olayını düzenler.
Hücrenin beslenmesine yardımcı olur.
Komşu ve yabancı hücreyi bulur.
Hücreyi alınacak hormonları tanır.
Hücrenin yıpranan kısmını onarır.
Metabolizma atıklarının dışarı atılmasını sağlayarak iç ortamı düzenler.
Prokaryot hücreye sahip canlılarda zardaki solunum enzimleri sayesinde enerji üretimi sağlanır.
Kamçı, Flagella ya da Flagellum , ince, uzun ve iplik benzeri organeller olup hücrelerin yüzeyinden çıkar, hareket ve beslenmede kullanılır. Aynı zamanda akıcı madde ve tanecik nakline yararlar.

YAPRAK DÖKÜMÜ KİTABININ ÖZETİ

Eserin Adı: Yaprak Dökümü
Yazarı: Reşat Nuri Güntekin
Sayfa: 109
Basıldığı Yer: İnkılap ve Aka Kitabevleri
Eserin Geçtiği Yer ve Zaman:

Yer: Üsküdar’da bir evde geçiyor.

Zaman: Cumhuriyet Devrinde.

Eserin Ana fikri: Çılgın hayallerin, maddi israfların, gereksiz özentilerin hüküm sürdüğü bir ailede çöküntü başlar.

Eserdeki Kişiler:

Ali Rıza Bey, Şevket, Fikret, Necla ve Leyla, Hayriye Hanım, Ferhunde

Ali Rıza Bey: Bilgili, çalışkan, dürüst, şair ruhlu, kendi halinde kimseye bir zararı olmayan, ahlaki değerleri güçlü bir adam. Aile bütünlüğüne ve toplum içinde saygınlığa çok önem veriyor.

Şevket: Çalışkan, zeki, yumuşak başlı, saygılı, ailesine bağlı bir adam. Aile bütünlüğüne ve toplum içinde saygınlığa çok önem veriyor.

Fikret: İçine kapanık, hassas, saygılı, geleneksel düzen içinde yaşamaya alışkın, ağır başlı bir genç kızdır. Evin büyük kızıdır.

Necla ve Leyla: Karakter yapıları hemen hemen aynı olan evin küçük kızlarıdır. Genç, güzel, neşeli ve heyecanlı kızlardır. Sorumluluk duygusundan yoksun, oldukça kolay tesir altında kalabilen heyecan veren bir yaşantı arzulayan ve modern olmaya hevesli kızlardır.

Hayriye Hanım: Pek bilgili ve kültürlü olmayan hatta cahil ve önyargılı kararlar veren ve mantığını kullanmadan hareket eden bir tip.

Ferhunde: Genç, güzel, zevk ve eğlenceye çokça düşkün olan bir kadın. Karakteri ve davranışları, Ali Rıza Bey’in ailesine ve prensibine oldukça zıt, basit bir kadındır. Bu ailenin dağılmasında bu kadının istekleri ve kaprisleri büyük rol oynamıştır.

Anlatım Özellikleri: Dili pürüzsüz. Aşırı duygusal bölümlerde yer yer uzun cümleler var. İçten bir anlatım biçimi kullanılmış.

Romanın Özeti:

Ali Rıza Bey, şair ruhlu, içine kapanık, kendi halinde, dürüst bir memurdur. Prensipleri kendi prensipleriyle bağdaşmayan insanlarla çalışmak istemediği için şirketteki görevinden ayrılır, Üsküdar’daki evine çekilir. Ali Rıza Bey’in Şevket isminde bir oğlu ile Fikret, Necla, Leyla ve Ayşe adlarında dört kızı vardır. Ali Rıza Bey işten çıkınca oğlu Şevket bir bankaya memur olur, evin bütün yükünü onun omzuna biner.


Şevket, babası gibi namuslu, karakterli ve dürüst bir gençtir. Ailesine son derece bağlıdır. Babasının doğruluk ve namus uğruna istifa etmesini doğru bulur. Buna karşılık Ali Rıza Bey’in hanımı Hayriye Hanım durumdan hiç memnun değildir.

Şevket, bir süre sonra Ferhunde adında hafif meşrep bir kadınla evlenir. Eğlenceye düşkün olan bu kadın birbirinden güzel olan ve asriliğe meraklı Necla ve Leyla’nın hareketlerini bozar. Evde bir eğlence ve moda düşkünlüğü başlar. Sık sık partiler verilir. Evin büyük kızı Fikret, yengesi ve kardeşleri ile anlaşamadığı, bu durumdan hiç memnun olmadığı için en en az babası kadar kırgın ve üzgündür. Hayriye Hanım, sırf kızlarına koca bulmak için olanlara ses çıkarmaz. Şevket olanlardan memnun olmasa bile karısının tesiriyle kendini bu havaya kaptırmıştır. Evde dün geçtikçe sözü dinlenilmez olan Ali Rıza Bey, tekrar işe girmeyi düşünürse de başaramaz. Gereksiz yere para harcanan evde mali bir sıkıntı başlar, kavgalar, rezaletler birbirlerini izler. Ali Rıza Bey, çocuklarındaki bu korkunç değişiklik karşısında acıyla kıvranmaktadır. Evdeki bu anormal havaya ayak uyduramayan Fikret, Adapazarı’nda yaşlı ve dul bir adama gelin gider. Böylece aile ağacının yapraklarından biri düşer. Ali Rıza Bey, çirkin durumlardan kurtulmak için kızlarını evlendirmeyi düşünür, fakat dürüst bir namzet bulamaz. Bu arada Şevket, masrafları karşılamak için bankadan borç alır, ödeyemez ve hapse atılır. Kocası hapisteyken Ferhunde evden kaçar. Şevket, buna üzülmez hatta bir beladan kurtulduğu için memnun bile olur.

Ferhunde’nin gidişi ile elebaşlarını kaybeden Leyla ile Necla bocalarlar. Evde hakimiyet yine Ali Rıza Bey’in eline geçer. Toplantılara ve eğlencelere son verilir. Bu monoton hayat kızlara pek sıkıcı gelir. Sırf bu havadan kurtulmak için Necla zengin bir Suriyeli ile evlenir. Fakat Suriye’ye gidince orada birkaç ortakla karşılaşır. Kendisini kurtarması için babasına mektup yazar.

Bu arada Leyla kötü yola sapar. Ali Rıza Bey onu evden kovar. Leyla bir avukatın metresi olur. Bu olaydan sonra Ali Rıza Bey’e inme iner. Onu adıl yiyip bitiren hastalığıdır. Leyla da gittikten sonra ıssızlaşan evde Hayriye Hanım güç ve kuvvetini kaybeder. Kocasına sık sık sitemlerde bulunur. Bunun üzerine Ali Rıza Bey Adapazarı’na Fikret’in yanına gider. Fakat aradığı huzuru orada da bulamaz. Kalabalık bir aile içinde adeta cehennem hayatı yaşayan Fikret, bütün iyi niyetine rağmen babasını yanında barındıracak durumda değildir. Bunun üzerine Ali Rıza Bey İstanbul’a döner. Hastalığı ilerlediği için hastaneye yatar. Babasının hastalığını haber alan Leyla onu hastaneden çıkarır. Kendi evine götürür. Taksimdeki lüks apartman katında hep birlikte rahat bir hayat yaşamaya başlarlar. Ara sıra yolda eski kahve arkadaşlarıyla göz göze gelmese Ali Rıza Bey büsbütün rahat olacaktır.

TÜRKÇE TESTİ

1. Kederlendiğim günler olmuş
Naçar dolaşmışım sokaklarında
Sevinçli günlerim olmuş
Başım havalarda gezmişim
Bağrımı açıp ılgıt ılgıt
Esen serin rüzgârların
İlk defa kıyılarında
Denizi seyretmişim
Bu dizelerde hangi duygudan söz edilmemiştir?
A) Üzüntü B) Neşe
C) Özlem D) Çaresizlik







2. Bundan birkaç yıl önce Erzurum’da, Erzurumlu hoş sohbet bir emekli ilkokul öğretmenini ziyaret etmiş-tim. Güzel saz çalıyordu. Eskilerin “gönül ehli” dedikleri insanlardan biriydi. Bir ara insanın yeryüzündeki durumunu anlatmak için “beşikten ötesi gurbet” dedi. Ben bu söze ba-yıldım. Türk halkı nasıl üç kelime ile derin bir duyguyu dile getiriyordu.
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Örf, adet geleneklerin dil üzerin-deki etkisi.
B) Türk halkının duygularını az söz-le anlatmadaki başarısı.
C) Anadolu insanının çok konuşma-yı sevmediği.
D) Sözcüklerin düşünceyi ifade et-medeki yetersizliği.
3. “…..... El işlerini, altı yedi yaşlarında çevresindekilerden öğrenmeye baş-lar. Her genç kız çeyizini kendi eliyle hazırlar.”
Yukarıdaki paragrafın başına aşa-ğıdaki cümlelerden hangisini getire-meyiz?
A) Çalışkandır, Anadolu kadını.
B) Maharetlidir, Anadolu kadını.
C) Meraklıdır, Anadolu kadını.
D) Dikkatlidir, Anadolu kadını.









4. Bir anda çok şeyler başarabilmek değildir, insanı üstün kılan. O, çok şeyleri hayatının her basamağına serpiştirmesini bilmek, ömür terazi-sini dengede tutmayı başarabil-mektedir. Taşı delen suyun kuvveti değil, dalgaların sürekliliğidir.
Yukarıdaki parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnsanın bir anda çok şeyler ba-şarabilmesi imkansızıdır.
B) Önemli olan bir an başarılı olmak değil, başarının devamlı olmasıdır.
C) Hiçbir başarı sürekli değildir.
D) Suyun kuvveti, taşı delmek için yeterli değildir.
5. Kurtuluş Savaşı günlerinde, İstanbul’da
I
kendi gözyaşlarını yutmakla yüreklerini
II
zehirleyenler, bu adamdan ibaret değildi.
III IV
Bu cümlede numaralanmış sözcük-lerden hangi ikisi gerçek anlamı dı-şında kullanılmıştır?
A) I ve III B) II ve IV
C) I ve II D) II ve III



6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “yanmak” sözcüğü “geçersiz olmak” anlamında kullanılmıştır?
A) Otobüse yetişemeyince biletleri-miz yandı.
B) Dikkatsizlik yüzünden bir orman daha yandı.
C) Bu işi vaktinde bitiremezsek he-pimiz yandık.
D) Bu harabe evler geçen sene yanmıştı.


7. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde büyük harflerin yazımıyla ilgili bir yanlışlık yapılmıştır?

A) Doğu Anadolu’nun güneyindeki topraklar yakında suya kavuşacak.
B) Cumhuriyet 29 Ekim 1923’te An-kara’da ilân edildi.
C) Mehmet Akif Ersoy, Safahat’ı yedi bölüme ayırmıştır.
D) Dün, orta Amerika ülkelerinden Nikaragua’da seçim yapıldı.
8. Türkü deyip geçmemeli. Nice yılların birikimi değil midir onlar? Nice hayallerin, hayal kırıklıklarının, ke-derlerin… Kaderin armağanı keder-ler ki bugün senin başında yarın benim…
Paragrafa göre, türkü ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Her insanın kendisini ifade eden bir taraf bulunabileceği.
B) Zengin bir kültür hazinesi olduğu.
C) Geçici bir kültür ürünü olduğu.
D) İnsanları etkileyen olaylardan kaynaklandığı.




9. “Akıl yaşta değil (I) baştadır(II) fa-kat aklı başa yaş getirir (III)” dedi.

cümlesinde numaralandırılmış yer-lere sırasıyla getirilebilecek en uy-gun noktalama işaretleri aşağıda-kilerden hangisidir?
A) (;) , (,) , (.) B) (,) , (;) , (.)
C) (.) , (;) , (,) D) (;) , (,) , (,)






10. Hangi cümleden virgülün kaldırılma-sı, cümlenin anlamını değiştirir?
A) Genç, doktora bir şeyler söyledi.
B) Sen, önce kendini dinle.
C) İnsan, bütün varlıklardan üstündür.
D) İyi şarkı, herkese göre değişir.

11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük gerçek anlamda kula-nılmıştır?
A) Onu hayata bağlayan tek varlık annesiydi.
B) Nerde annesiz bir çocuk görse hemen duygulanırdı.
C) Türk milleti atasının yolundan hiç ayrılmadı ki.
D) Kendisine en yakın bildiği insan, annesiydi.




12. Ağırbaşlı, konuşmayı pek sevmiyor. Ciddi görünümlü, ama yüzünde her an espri yapabilecek bir görüntü var. İlk görünüşte içine kapanık. Ko-nuştukça sevecenliği, yaşama biçimi olan sadeliği ortaya çıkıyor. Yüzünde yılların yorgunluğu, gönlünde bitme-yen yaşama sevinci var.
Bu paragrafta sözü edilen kişi için aşa-ğıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Yorgun ve hayattan bıkmış olduğu
B) İlk görünüşte içine kapanık olduğu
C) Sade hayat süren biri olduğu
D) Az konuşan, ağırbaşlı biri olduğu



13. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Ağaçlar, daha şimdiden çiçek açtılar.
B) Bir kuşluk vakti evden ayrıldık.
C) Kitaplar, raflara güzelce yerleştirildi.
D) Bu sanatçının hiçbir kasedini din-lemedim.
14. “Eleştirmen, bir eseri yargılamak için, onu tümüyle okumak zorundadır.”
Yukarıdaki cümleyi en iyi açıklayan cümle aşağıdakilerden hangisidir?
A) Eleştirmen olmanın yolu çok okumaktır.
B) Ancak okuduğunu anlayanlar eleştirmen olabilir.
C) Eleştirmen, bir eseri tamamen okumadıkça değerlendirme yapmamalıdır.
D) Eleştirmen, eleştirdiği yazarın bütün eserlerini okumalıdır.




15. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ya-zım yanlışı yapılmıştır?
A) Sen hâlâ geride yürümektesin.
B) Kardeşiyle birlikte mi kalıyor?
C) Onunla konuşmakdan sıkıldım.
D) Kolay mı büyük insan olmak?


16. Aşağıdaki cümlelerin hangisi “Ancak özgün eserler verebilen sanatçıyı za-man eskitmez.” cümlesiyle anlamca özdeştir?
A) Sanatçıyı gelecekte ayakta tuta-cak olan okur sayısıdır.
B) Başkalarını taklit eden sanatçılar başarılı olamazlar.
C) Geleceği görebilen sanatçılar ba-şarılı olmuşlardır.
D) Ölümsüz sanatçı farklı olmayı başaran sanatçıdır.

17. “Karanlık” sözcüğü aşağıdaki cüm-lelerin hangisinde mecaz anlamda kullanılmıştır?
A) Karanlık basmadan köyümüze varmalıyız.
B) Bu adam yine karanlık işler çeviriyor.
C) Odanın içi karanlık olduğundan kimseyi göremedim.
D) Çocuk derin, karanlık bir uykuya düşmüş.




18. “Görüşmeyeli aşağı yukarı iki yıl olmuştu.”
Altı çizili sözün bu cümleye kattığı an-lam aşağıdakilerden hangisinde vardır?
A) Kasabamızda yıllardır bu şenlik-ler yapılıyor.
B) Şöyle böyle kırk yıllık gazete-ciyim.
C) Matematikten taş çatlasa iki alırım.
D) İnsanoğlu öteden beri tarımla uğraşıyor.




19. Altı çizili sözcüklerden hangisi çıkarıl-dığında cümlenin anlamında bir bo-zulma olmaz?
A) Okuldaki herkesi sever ve onlar-dan saygı görürdü.
B) Bu kitaptan arkadaşlarına söz eder, onu elinden düşürmezdi.
C) Tarihi köprü yıkıldı, görevliler onu kısa sürede tamir ettiler.
D) Kitaplarını tek tek kapladı ve onları raflara özenle yerleştirdi

20. “Çoğul anlam içeren belgisiz sıfatla-rın belirttiği isimler çoğul eki almaz.”
Aşağıdakilerden hangisinde bu kura-la uyulmadığından bir anlatım bozuk-luğu meydana gelmiştir?
A) Kimi insan, vaktini gereksiz iş-lerle uğraşarak geçiriyor.
B) Bu konu hakkında hiçbir kitapta bilgi bulamadım.
C) Yanınıza yeterli para almazsanız bir-çok problemlerle karşılaşabilirsiniz.
D) Bazı anlar vardır ki insan, dertle-şecek birini arar.

21. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ge-reksiz bir sözcük kullanılmıştır.
A) Yıllarını bu dar ve karanlık evde geçirmişti.
B) Oyunun ilk başında seyircilere u-zunca bir açıklama yapıldı.
C) Kötü günlerde kendini yalnız bırakma-yan arkadaşına daha da bağlanmıştı.
D) Yılların verdiği deneyimle yazıları-nı daha çabuk yazıyordu.




22. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili keli-melerin hangisinde yazım hatası ya-pılmamıştır?
A) Alıpta beceremediğimiz iş yoktur.
B) 1960’da Mersin’in sahil köyünde doğdu.
C) Aspava kebapçısına mutlaka uğ-rayın.
D) PTT’nin T’si satılacakmış.

23. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “duymak” sözcüğü “hissetmek, algı-lamak” anlamında kullanılmıştır?

A) Bu haberi ben arkadaşlarımdan duydum.
B) Derinden gelen bu sesi sen de duydun mu?
C) Yaşadığı bu şehre öfke duyuyordu.
D) Duydum ki unutmuşsun gözleri-min rengini.




24. Kelimeleri bir musikî gibi kullanmak Yahya Kemal’e özel bir nitelikti.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun sebebi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir sözcüğün yanlış anlamda kul-lanılması.
B) Söz dizimi yanlışlığı.
C) Anlamca çelişen sözcüklerin bir arada kullanılması.
D) Gereksiz sözcük kullanımı.





25. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde öz-ne açıklayıcısıyla verilmiştir?
A) Sabahları arkadaşlarımı, Veli’yle kardeşini beklerim.
B) Gelenlerden biri, sarı saçlı olanı, dikkatimi çekti.
C) Halasına, en sevdiği akrabasına, uğradı.
D) Kitaplarını, en yakın dostlarını, çok severdi.

SOSYAL BİLGİLER GENEL TEKRAR TESTİ

1. Tarihin, tarih öncesi ve tarihî devirler olmak üzere iki döneme ayrılmasında aşağıdakilerden hangisi esas alınmıştır?
A) Ateşin bulunması
B) Yazının bulunması
C) Yerleşik hayata geçilmesi
D) Madenin kullanılması


2. Hz. Ömer zamanına kadar adli dava-lara bizzat halifeler bakarken, Hz. Ömer bu görev için kadılar tayin et-miştir.
Bu durum aşağıdakilerden hangisinin bir sonucudur?
A) Halifelerin işlerinin artması
B) Medrese mezunlarının çoğalması
C) Halifelerin idari görevlerden çekilmesi
D) Ülke sınırlarının genişlemesi


3. Avrupalılar Coğrafi Keşifler sonunda keşfedilen yerlerde sömürge impara-torlukları kurmuşlardır. Sömürgeler-deki altın, gümüş gibi değerli ma-denleri Avrupa’ya taşımışlardır.
Bu durumun aşağıdakilerden hangi-sine yol açması beklenemez.
A) Avrupa toplumlarının zenginleşmesine
B) Ticaretle uğraşan burjuva sınıfının güçlenmesine
C) Tarım ürünlerinin öneminin azalmasına
D) Avrupalıların siyasi açıdan güçlen-mesine
4. Anadolu’da yaşayan Müslüman ol-mayan unsurlar, yapılan Haçlı Sefer-leri’ne destek vermemişler ve Ana-dolu Selçuklu Devleti’ne bağlılıklarını devam ettirmişlerdir.
Bu durumun temel nedeni aşağıda-kilerden hangisidir?
A) Devlet idaresinde Müslüman ol-mayan unsurların etkili olması
B) Müslüman olmayanların ticaretle uğraşabilmesi
C) Anadolu Selçuklularının hoşgörülü politikası
D) Anadolu Selçuklularının askeri ba-kımdan güçlü olması




6. Oğuzlar’ın Kayı boyundan Osmanlı’-lar küçük bir beylikten üç kıtaya ya-yılan bir imparatorluk durumuna gel-mişlerdir. Bunun nedeni aşağıdaki seçeneklerden hangisi olamaz?
A) Bizans’ın Anadolu’daki uyruklarına baskıcı yaklaşımı
B) Balkanlardaki slav çoğunluğun siyasal birlik oluşturması
C) Anadolu’daki diğer Türk beyleri arasında anlaşmazlıklar
D) Tekfurların halkı ağır vergiyle ezme-leri



7. Eşit boylardaki sayfalara, sayfanın tamamı kullanılarak kıt’aların harita-ları çizilmiştir. Buna göre, aşağıdaki-lerden hangisi daha ayrıntılı çizilmiş olur?
A) Asya B) Afrika
C) Avrupa D) Güney Amerika



8. Sanayi; işlenmemiş ya da yarı işlen-miş maddelerin, makinelerle işlene-rek kullanılabilir ve tüketilebilir duru-ma getirilmesi işlemidir.
Buna göre, aşağıdaki sanayi kolların-dan hangisinde ham madde olarak orman ürünleri kullanılmaktadır?
A) Kimya B) Kâğıt
C) Seramik D) Dokuma
9. Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Ce-miyeti aşağıdaki kararları almıştır.
I. Hiçbir şekilde göç edilmeyecek.
II. Doğu Anadolu vilayetleri gerekti-ğinde savunulacaktır.
Yukarıda belirtilen kararların temel amacı hangi seçenekte belirtilmiştir?
A) Bölgede yaşayan Türkleri her bakımdan güçlü hale getirmek.
B) Diğer Cemiyetleri birleştirmek.
C) Erzurum’da Kongre toplamak.
D) M. Kemal’i Temsil Heyeti Başkan-lığına getirmek


10. II. Mehmet’in İstanbul kuşatması için yaptığı hazırlıklardan hangisi, kuşat-ma sırasında Bizans’a dışarıdan gele-bilecek yardımları önleme amacına yöneliktir?
A) Rumeli Hisarı’nın yaptırılması
B) Tekerlekli kuleler yaptırılması
C) Edirne’de büyük toplar yaptırılması
D) Aşırtmalı gülleler atan topların yaptırılması


11. 30 Doğu Meridyeninde saat 16:40 iken aynı anda yerel saatin 18:40 olduğu yer hangi meridyen üzerinde yer alır?
A) 20 Doğu B) 20 Batı
C) 60 Doğu D) 50 Doğu
12. Osmanlı yöneticileri özellikle Kuruluş ve Yükseliş dönemlerinde bilim, sa-nat ve edebiyata, eğitim ve öğretime önem vermişlerdir.
Aşağıdakilerden hangisi bu durumu doğrulamaz?
A) Türkistan, İran ve Mısır’dan gelen bilim adamlarına medreselerde görevler verilmesi
B) Ülkenin her tarafına medreseler açılması
C) Başkentin İstanbul’a taşınması
D) Bilim ve sanat adamlarının ödül-lendirilmesi


13. Karadeniz Bölgesi’nin; Doğu Bölü-mü’nde fındık, çay, mısır, Orta Bölü-mü’nde tütün, ayçiçeği, pirinç, İç ke-simlerinde ise buğday, arpa, şeker-pancarı tarımı yoğun olarak yapılır.
Bu durumun temel nedeni aşağıdaki-lerden hangisidir?
A) Ulaşımın etkisi
B) İklim koşullarının farklılığı
C) Nüfus yoğunluğunun etkisi
D) Bitki örtüsünün farklılığı


14. Marmara Bölgesi’nde tarım ürünleri çeşitlilik gösterir. Bunun en önemli nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Farklı iklimlerin etkisinde kalması
B) Topraklarının verimli olması
C) Bitki örtüsünün zenginliği
D) Tüketici nüfusunun çok olması
15. Tabiattaki bütün canlıların yaşam şekillerini doğa belirler. Her canlı ya-şamak için çevreye uyum sağlamak zorundadır. Oysa insanlar için bu durum bir zorunluluk değildir. Çünkü insanlar çevreye uymak yerine çev-reyi kendi yaşayabileceği duruma getirebilmektedir. Yani doğayı kendi-ne uygun bir hale getirebilmektedir.
Bu durum insanların hangi özelliğin-den kaynaklanmaktadır?
A) Akıllı olmalarından
B) Bir arada yaşayabilmelerinden
C) Fiziki açıdan güçlü olmalarından
D) Sayılarının çok olmasından


16. İnsanlar toplu halde yaşarlar. Aile, okul, fabrika gibi yerlerde bir arada bulunurlar. Bu durum insanlar ara-sında karşılıklı etkileşim ve ilişkileri zorunlu hale getirmiştir. Bu etkileşim ve ilişkilerin sağlıklı ve düzenli yürü-tülebilmesi devletlerin doğmasını sağlamıştır.
Yukarıdaki paragrafa bakarak aşağı-dakilerden hangisi söylenemez?
A) Devletin temel görevinin insanlar arasındaki ilişkileri düzenlemek olduğu
B) İnsanlar arasındaki ilişkileri dü-zenleme gereğinin devletlerinin ortaya çıkmasına yol açtığı
C) İnsanların devlet kurmak için top-lu yaşadıkları
D) İnsanların bir arada yaşamasının karşılıklı etkileşime yol açtığı

17. Bazı toplumlarda insan hakları yete-rince korunmamakta, insanların hak-larına saygı duyulmamaktadır. Hatta bazı insanların haklarının neler oldu-ğunu bile bilmediği görülmektedir.
Bu duruma aşağıdakilerden hangisi-nin yol açtığı söylenemez?
A) Nüfusun az olmasının
B) Kanunların yetersiz olmasının
C) Eğitim yetersizliğinin
D) İnsan hakları bilincinin oluşmama-sının

19. Kişi dokunulmazlığı kişiye yaşama hakkını sağlamak için vardır. Kimse-nin hayatına son verilemez, insan şeref ve haysiyetiyle bağdaşmayan ceza verilemez. Ancak Anayasamız bazı durumlarda kişi hayatına son vermeyi ve vücut bütünlüğünü boz-mayı kabul etmiştir.
Aşağıdakilerden hangisinde bu du-rum geçerli değildir?
A) Tıbbi zorunluluk halinde
B) Bir ayaklanmanın bastırılmasında
C) Sıkıyönetim veya olağanüstü hal-lerde
D) Kişilerin haberi olmadan tıbbi deneylerde kullanılmasında




20. Amasya Genelgesi’nin bazı maddeleri şunlardır.
I. Vatanın bütünlüğü ve bağımsızlığı tehlikededir.
II. İstanbul Hükümeti üzerine düşen görevi yerine getirememektedir.
III. Sivas’ta milli bir kongre toplanacaktır
IV. Milletin istiklâlini yine milletin azim ve iradesi kurtaracaktır.
Yukarıdaki maddelerden hangisi Kurtu-luş Savaşı’nın hedefini belirtmektedir?
A) I B) II C) III D) IV

21. İnsanların temel hak ve özgürlükleri-nin tanınmadığı, insana gereken değe-rin verilmediği bir toplumda aşağıda-kilerden hangisinin olması beklenmez?
A) Din ve vicdan hürriyetinin sınır-lanması
B) Bilim ve sanat alanındaki geliş-melerin hızlanması
C) İnsan onuruna yakışmayan ceza-ların verilebilmesi
D) Basın ve yayın özgürlüğünün sı-nırlı olması



22. Aşağıdakilerden hangisi, Omsalı Dev-leti’nde saltanatım mutlak otoritesini sınırlayıcı niteliktedir?
A) Sened-i İttifak
B) Enderun
C) Divanı-ı Hümayun
D) Seyhülislamın divan üyesi olması



23. I. İç kısımlarda karasal iklim hakimdir
II. Sanayileşmenin en yoğun olduğu bölgedir.
III. Pirinç–Ayçiçeği–Tütün tarımı yapılır
IV. En çok nüfusa sahip bölgedir.
Yukarıda özellikleri verilen bölgemiz aşağıdakilerden hangisidir?
A) Akdeniz B) Marmara
C) Ege D) Karadeniz
24. Aşağıdaki gelişmelerden hangisinin Türkiye’deki laikleşme hareketleriyle ilgisi yoktur?
A) Saltanatın kaldırılması
B) Halifeliğin kaldırılması
C) Cumhuriyetin ilanı
D) Medreselerin kapatılması



25. Ege Bölgesi’nin kıyı bölümü ile İç Batı Anadolu Bölümü arasında tarımı yapılan ürünler bakımından önemli farklılıklar vardır.
Buna göre aşağıdaki ürünlerin han-gisinin İç Batı Anadolu bölümünde tarımı en yaygındır?
A) Zeytin
B) Şekerpancarı
C) İncir
D) Pamuk


SOSYAL BİLGİLER TESTİ BİTTİ…
CEVAPLARINIZI KONTROL EDİNİZ.

İKLİM BİLGİSİ(YAĞIŞLAR,BULUTLAR,..)

İKLİM BİLGİSİ
İklim: Geniş bir sahada,uzun yıllar devam eden, atmosfer olaylarının ortalamasına denir.İklimi inceleyen bilime klimatoloji denir.

Hava Durumu: Dar bir sahada, kısa süre içinde görülen meteorolojik olaylara denir.Hava durumunu inceleyen bilime meteoroloji denir.

Not: Ekvator ve kutup kuşağı hariç hiçbir bölgede, hava durumuna bakılarak iklim hakkında fikir yürütülemez.

Sinoptik Harita: Her gün hava durumunu belirtmek için çizilen haritalardır.

Hava Kütlesi: Atmosferin sıcaklık ve nem bakımından aynı özelliği gösteren geniş parçalarına denir. Örnek ;Ekvator çevresinden gelen hava kütleleri sıcak-nemli iken , Kutup çevresinden gelen hava kütleleri soğuk –kurudur.

Cephe: Farklı karakterdeki hava kütlelerinin karşılaşım alanıdır.
Cephe oluşumu en fazla ılıman kuşakta görülür.

İklim Elemanları: Bir yerin iklimini oluşturan sıcaklık, basınç, rüzgar, nem ve yağış gibi atmosfer ola Rasat(Gözlem): Sıcaklık, rüzgar, basınç, yağış..vb gibi atmosfer olaylarının aletlerle ölçülmesi yada aletsiz olarak gözlenmesi sonucunda tutulan kayıtlara denir.
Dünyada aynı anda yapılan gözlemler Sinoptik gözlemlerdir.
Türkiye saati ile 7-14-21 saatlerinde yapılır.Bu saatte ölçülen değerlerden ortalama değerler elde edilir.En düşük değerler minimum,en yüksek değerler maksimum değerlerdir.Bunlara uç değerler yada ekstrem değerler denir.
--Rasat için kullanılan aletler;
Termometre: sıcaklık ,
Higrometre: nem
Barometre: basınç ,
Anemometre: rüzgar
Evaporimetre: buharlaşma
ATMOSFER
Yerçekiminin etkisiyle, Dünyayı çepe çevre saran gaz tabakasına denir.
Atmosferin Önemi
 Güneşten gelen zararlı ışınları tutar.
 Yaşam için gerekli gazları bulundurur.
 Dünyanın aşırı ısınma ve soğumasını engeller.
 Güneş ışınlarının dağılmasını sağlayarak, gölgede kalan kısımların da aydınlanmasını sağlar.
 Meteorolojik olayların görülmesini sağlar.
 Işığı, sesi, sıcaklığı geçirir ve iletilmelerini sağlar.
 Uzaydan gelen meteorların parçalanmasını sağlar.
ATMOSFERİN ÖZELLİKLERİ

 Atmosferin alt katları daha sıcaktır çünkü atmosfer yerden yansıyan ışınlarla ısınır
 Atmosferin kalınlığı ekvatorda fazla, kutuplarda azdır.
 Ortalama kalınlığı 10.000 km'dir.
 Atmosferin yoğunluğu yerden yükseldikçe azalır.
 Ağır gazlar alt tabakalarda, hafif gazlar üst tabakalarda toplanmıştır.
 Her zaman bulunan ve miktarı değişmeyen gazlar ;%78 Azot,%21 Oksijen,%1 Asal gazlardır.
 Her zaman bulunan ve miktarı değişen gazlar;Subuharı ve Karbondioksittir.
 Her zaman bulunmayan gazlar ise Tozlar ve ozondur.
 Atmosfer saydam ve renksizdir. Ancak atmosferin içerisinde bulunan subuharı Güneş'ten gelen ışınları bir prizma gibi kırarak beyaz ışınların mavi görünmesine sebeb olur.. Atmosferin bu mavi görünümü okya¬nus ve denizlerin üzerine yansıyarak aslında renksiz olan su kütlelerinin mavi görünmesine sebeb olur
Atmosfer¬deki gazların oranlarının değişmesi iklim üzerinde bir takım değişikliklere neden olur.
Örneğin atmosferin %o 3'nü oluşturan CO2'in iki katına çıkması halinde yeryüzünde sıcaklık artar. CO2'in yarıya düşmesi halinde yeryüzünde sıcaklık azalır.
ATMOSFERİN KATMANLARI
TROPOSFER:
Gazların %90'ı bu katmanda bulunur.Yeryüzünün hemen üzerindeki ilk kattır.Ekvator üzerindeki kalınlığı 17 km, kutuplarda 8-10 km'dir.Bunun nedeni ise ekvatordaki hava kütlelerinin ısınarak yükselmesi, kutuplarda ise havanın ağırlaşarak inmesidir.Su buharının bulunduğu tek katmandır.Bu yüzden meteorolojik olaylar sadece bu katmandadır.Bulutların bulunduğu tek katmandır( yatay ve dikey hava hareketleri görülür.)

STRATOSFER:
-Troposferden sonra 17-30 km'ler arası tabakadır.
-Su buharı olmadığından iklim olayları görülmez.
-Sıcaklık her yerde aynıdır.
-Yatay hava hareketleri görülür.
MEZOSFER:
*Kalınlığı 30-80 km arasındadır.Ozonosfer ve kemosfer diye iki kısımdan oluşur.
a) Ozonosfer: Bu tabakada ozon gazı bulunmaktadır.Güneşten gelen zararlı ultraviole ışınları, ozon gazı tarafından tutulur.Bundan dolayı canlıların koruyucu katıdır.
b) Kemosfer: Zararlı ışınların tutulması az miktarda burada da görülür.Gazların iyonlara ayrılmaya başladığı yerdir.

İYONOSFER:
*Kalınlığı 80-100 km arasındadır.
Gazlar ultraviyole ışınların etkisiyle iyonlara ayrılır.iyonlaşma sırasında açığa çıkan enerji sıcaklığı yükselmiştir.
Radyo dalgalarını yansıtır.
EKZOSFER:
*Atmosferin en son katmanıdır
İKLİM ELEMANLARI

1) Sıcaklık 2) Basınç 3) Rüzgarlar 4) Nem 5) Yağış

İklim elemanlarından sadece birinin bilinmesi ile bir bölgenin iklimi hakkında fikir yürütülemez.

SICAKLIK
Yerin ve atmosferin ısı kaynağı güneştir.Atmosfer yerden yansıyan ışınlarla ısındığı için alt katları sıcak üst katları soğuktur.Yükseldikçe sıcaklık her 200 metrede 1 derece azalır.
Sıcaklık iklim elemanları içinde en fazla etkiye sahiptir.
*İklim elemanlarını kontrol eder, dağılış ve etkinliklerini kontrol eden elemandır.
*Yeryüzünün ve atmosferin ısınmasında magmanın etkisi yoktur.

Sıcaklık Terselmesi (Inversion)
Kışın soğuk ve durgun havalarda soğuk hava çökerek zemine yerleşir. Sıcak hava da onun üzerinde yükselir. Böylece yükseldikçe sıcaklık azalacağı yerde artar . Buna denir. Bu olay kışın şehirlerde hava kirliliğini daha da artırır.
SICAKLIĞIN DAĞILIŞINI ETKİ EDEN FAKTÖRLER

1) Güneşe Bağlı Faktörler; Yeryüzüne güneşten gelen enerji solar konstant ile belirlenir.Atmosferin üst sınırında 1 cm kareye dakikada gelen kalori miktarına solar konstant yani güneş sabitesi denir.
Güneş sabitesi dünyanın güneşe yaklaşıp uzaklaşmasıyla değişir.Dünya güneşe en yakın olduğu 30 Ocak günü güneş sabitesi artar, en uzak olduğu 4 Temmuz tarihinde güneş sabitesi azalır.
Dünya güneşten gelen enerjiden tam olarak yararlanamaz.Bu enerjinin %33'ü bulutlardan ve atmosferden uzaya geri yansır.Buna albedo denir, geri kalan enerji ise yer atmosferinin ısıtılmasına ve aydınlatılmasına yarar.

2) Dünyanın Şekli( enlem etkisi ): Güneş ışınlarının geliş açısı enleme göre değişir.Ekvator çevresine dik ve dike yakın açıyla, kutuplar çevresine eğik açıyla gelir. Bu nedenle ekvatordan kutuplara doğru sıcaklık azalır.Bu nedenle;
Ekvator çevresinden gelen rüzgarlar sıcaklığı artırırken , kutup bölgesinden gelenler sıcaklığı düşürür.
Kutuplara yakın yerden gelen okyanus akıntıları soğuk iken, Ekvatora yakın yerden gelenler sıcak su akıntısı şeklindedir.
Denizlerin sıcaklığı ve tuzluluğu kutuplara doğru azalır.
Tarımın yükselti sınırı, Toktağan kar sınırı (Daimi kar sınırı), Orman üst sınırı kutuplara doğru azalır.
Akarsuların donma süresi kutuplara doğru uzar.
Bitki örtüsü aralıksız kuşaklar oluşturur.


3)Dünya’nın Günlük Hareketleri:Güneş ışınlarının düşme açısı günün saatine göre değişir.Sabah ve akşam saatlerinde ışınlar yatık düşer ve atmosferde daha uzun yol (tutulma fazla) geçerek gelirler.Bu yüzden bu saatlerde sıcaklık azdır.Öğle saatlerinde ışınlar dik düşer ve atmosferde daha kısa yol izleyerek gelir sıcaklık yüksektir.Ancak en yüksek sıcaklık Güneş ışınlarının en dik geldiği 12’de ölçülmez.En yüksek sıcaklık enerji birikiminin en yüksek olduğu öğleden sonra (13 – 14) ölçülür.
En düşük sıcaklıkta sıcaklık kaybının en fazla olduğu an ise Güneş’in doğuş anıdır (05-06).Çünkü gün boyunca ısınan yeryüzü gece boyunca sıcaklık kaybeder.


4)Dünya’nın Yıllık Hareketi Ve Eksen Eğikliği:Yer ekseninin sağa doğru 23 derece 27 dakika eğik olması Dünya’nın Güneş’e karşı konumunun değişmesine neden olur.Bu nedenle Güneş ışınları 21 Haziran’da K.Y.K , 21 Aralık’ ta G.Y.K dik düşer.Dolayısıyla yarım kürelerde farklı mevsimler ve farklı sıcaklıklar görülür.
Ayrıca sıcaklık gecikmesinden dolayı K.Y.K’da en sıcak aylar karalarda Temmuz Ağustos,denizlerde eylüldür. G.Y.K’ den sıcak aylar karalarda Ocak ve Şubat’tır,Denzlerde mart ayıdır.


5)Yükseltinin Etkisi: Atmosfer yerden yansıyan ışınlarla ısındığı için alt katları sıcak, üst katları soğuktur.Yükseldikçe sıcaklık 200m’de 1c derece azalır.Çünkü yükseldikçe nem ve yoğunluk azalmaktadır.Ayrıca yerler alçak yerlere oranla gündüz daha fazla ısınır.
YÜKSELTİ ARTTIKÇA NEDEN
Sıcaklık azalır. Troposfer yerden ışıma yoluyla ısındığı için
Yerçekimi azalır Yerin merkezinden uzaklaştığı için
Atmosfer kalınlığı ve yoğunluğu azalır. Gazlar yerçekiminin etkisi ile zeminden toplanır
Nem azalır. Nem ağır olduğu için zeminde toplanır
Basınç azalır. Atmosfer kalınlığı ve yoğunluğu azaldığı için
Mekanik çözülme artar. Sıcaklık farkı arttığı için
Sıcaklık farkı artar



Bitki türü azalır Gazların yoğunluğu ve nem azaldığı için
Sıcaklık ve nem oranın azalması
6)Atmosfer’in Nem Derecesi: Havadaki nem ısınmayı ve soğumayı azaltır.Günlük sıcaklık farkının fazla olmasının önler.Nemin fazla olduğu bölgelerde ısınma ve soğuma yavaş, az olduğu bölgelerde hızlı olarak gerçekleşir.Kışın bulutsuz günlerde hava çok soğuk olur.
-- Bulutlu günlerde sıcaklık farkları azalır.
--- Nemli hava, kuru havaya göre geç ısınır ve geç soğur.
Denizellik Ve Karasallık : Bir bölgenin denize yakın ya da uzak olması (deniz etkisinden faydalanma oranı) iklimini etkiler. Denizler geç ısınıp geç soğur. Çünkü, ısı iletkenlikleri zayıftır. Böylece deniz etkisi altında bulunan (denize yakın) yerlerde de hava geç ısınıp, geç soğur. Bir başka etkisi ise denizden esen rüzgarların kışın iiıtıcı, yszın serinletici etki yapmasıdır.
Ilıman şartlar etkili oiur. Oysa deniz etkisinden uzak yerlerde hava çabuk ısınır. çabuk soğur. Çünkü havadaki (atmosferdeki) nam oranı (atmosfer yoğunluğu) düşüktür.
Denizellik ve Karasallığı Belirleyen Özellikler
1. Hava çabuk ısınıp, çabuk soğuyorsa karasal, geç ısınıp geç soğuyorsa denizel
iklim şartları etkilidir.
2. Kış erken geliyor uzun sürüyorsa karasal, geç gelip kısa sürüyorsa denizellik
etkilidir.
3. Yaz ve kış arasındaki sıcaklık farkı fazlaysa karasal, azsa denizellik etkilidir.
(Karasal ve denizel ortamlar arasında sıcaklık farkı yazın en az, kışın en faz¬
ladır.)
4. Yıllık sıcaklık farkı fazlaysa karasal, azsa denizeldir.
5. Atmosferdeki nem oranı fazla ise denizel, az ise karasal'dır.
6. Yıl içindeki yağışlar yaz ve ilkbaharda toplanıyorsa karasaldır.
7. Yıllık ortalama yağış 500 mm kadarsa karasal, 500 mm fazla ise denizeldir.
8. Bitki örtüsünce zengin ise denizel, fakirse karasaldır.
9. Bitkiler geniş yapraklı ve her mevsim yeşil kalabiliyorsa denizel, iğne yapraklı
ve bodur ise karasal'dır.
10. Sıcaklık eksi değerlere iniyorsa karasal, eksi değerlere inmiyorsa denizeldir.
7)Bakı Ve Eğim: Eğimin fazla olduğu yerler Güneş ışınlarını daha dik alırken eğimin az olduğu yerler Güneş ışınlarını daha eğik alır. Böylelikle eğimin fazla olduğu yerler fazla ısınırken, eğimin az olduğu yerler az ısınır.
Cisimlerin Güneş’e göre olan durumlarına bakı denir.Güneş’e dönük olan yamaçlar daha çok ısınır.K.Y.K’da güney yamaçlar;G.Y.K’de kuzey yamaçlar daha fazla ısınır.
Güneşe dönük yamaçlarda;
1. Güneşlenme süresi daha uzun
2. Sıcaklık daha fazla
3. Aynı tür bitkilerin olgunlaşma süresi daha kısa
4. Ormanın (ağacın) yetişme sınırı daha yüksek
5. Karların erime süresi daha erkendir.
6.Daima (toktogon) kar sınırı yüksektir
8)Kara Ve Denizlerin Etkisi: Karalar denizlere göre daha çabuk ve daha çok ısınırlar ve soğurlar.Denizler ise geç ısınıp geç soğurlar.Bundan dolayı karalarda yazın sıcaklık çok yüksek, kışında çok düşüktür.
Bu durumun nedenleri; kara ve denizin özgül ısı farklılığı,karaların sabit denizlerin hareketli olmaları,kara ve deniz üzerindeki nemin farklı olması ve ışınların karalarda 1 metreye,denizlerde 200 metreye kadar ulaşmasıdır.
Kara ve denizlerin farklı ısınmasının sonuçları:
 Denizler geç ısınıp geç soğur,karalar erken ısınıp erken soğur.Bu yüzden karalarda sıcaklık +70, -70 arasında oynarken, denizlerde2,+34 arasında oynar
 Karalarda en soğuk ay Ocak iken denizlerde Şubat ayıdır.Karalarda
en sıcak ay Temmuz-Ağustos iken denizlerde eylül ayıdır.
 Kara ve deniz meltemleri meydana gelir.
 Denizler karalara göre kışın ılık,yazın serin olduğundan denizlerden gelen rüzgarlar kışın ılık yazın serindir.
 Kuzey yarımküre Güney yarımküreden –2 derece daha sıcaktır.
 Kuzey yarımküre’deki sıcak kuşak Güney yarımküreden daha geniştir.
9)Deniz Akıntıları: Ekvator’dan kutuplara giden akıntılar sıcaklığı arttırırken,kutuplardan gelenler sıcaklığı azaltırlar.Akıntılar sayesinde kıtaların 50,70 derece enlemleri arasındaki batı kıyıları doğu kıyılarından sıcaktır.Akıntılar sıcaklık kuşaklarının genişliğini etkilediği için sıcaklık kuşaklarının genişliği enleme uymaz.
Termik Ekvatorun yer Ekvator'undan sapmalar göstermesinin nedenlerinden biri okyanus akıntılarıdır.
Sıcaksu akıntıları: Soğuksu akıntıları:
-- Gulfstream -- Labrada
-- Alaska Kaliforniya
- Brezilya -- Humbolt
-- Kroşiva -- Benguela
-- Oyoşivo
60° Kuzey enleminin Ocak ayı or¬talama sıcaklığı -16°C iken, Kuzeybatı Avrupa kıyılarının Ocak ayı ortalama sıcaklığı +2, +3 °C dir. Bunun nedeni Golf—setream sıcak su akıntısıdır. Aynı enlemdeki Kanada'nın doğu kıyılarının Ocak ayı ortalaması -20°C, -25 °C dir. Bunun nedeni labrador soğuk su, akıntısıdır.
10) Rüzgarın Etkisi: Rüzgarlar geldikleri yerin sıcaklıklarını ulaştıkları yerlere taşırlar.Enlem faktöründen dolayı K.Y.K’ de güneyden esen, G.Y.K’ de ise kuzeyden esen rüzgarlar hava sıcaklığını yükseltir.Denizden karaya esen rüzgarlar ise yazın serinletici,kışın ılıtıcı rol oynar.
11)Bitki Örtüsünün Etkisi:Ormanlar yazın serin,kışın ılık olur.Çünkü orman toprağın nemini korur.Böylece ormanlık alanlarda günlük sıcaklık farkı az,çıplak alanlarda ise çok olur.
Yeryüzünde sıcaklığın dağılışı:Yeryüzünde sıcaklık her yerde aynı değildir.Bunda daha çok enlem,kara ve denizlerin dağılışı ve yükseltinin etkisi vardır.Yeryüzünde Güneş ışınlarının düşme açısına bağlı olarak matematik iklim kuşakları oluşmuştur.Sıcaklık kuşakları ise kara deniz dağılışı,okyanus akıntıları,yükselti,nemlilik gibi diğer etmenlerin etkisiyle oluşmuştur.K.Y.K’de ılıman ve sıcak kuşağın daha geniş yer kaplaması karaların fazla yer kaplamasındandır.
A) Sıcak Kuşak : Sıcaklık ortalaması 20 derecenin üstündedir.Sıcaklık farkı azdır. (eko car 1-2 derece) sıcaklık geçilmesi görülmez.
B) Ilıman Kuşak : Yıllık sıcaklık ortalaması 20-10 derece arasındadır.Karaların batı kesimlerinde yıllık sıcaklık farkı az,iç kesimlerinde ise fazladır.
C) Soğuk Kuşak : En yüksek sıcaklık ortalaması 10 derecenin altındadır.
İZOTERM HARİTALARI
Sıcaklığın Dünya üzerinde dağılışını gösteren haritalara denir.İzotermler aynı sıcaklıktaki noktaların birleştirilmesiyle elde edilir.Bunlara eş sıcaklık eğrileri denir.İzoterm haritaları gerçek izoterm ve indirgenmiş izoterm haritaları olarak iki şekilde çizilir.
--Gerçek izoterm haritaları yeryüzünde ölçülen gerçek sıcaklık değerlerine göre çizilir.
--İndirgenmiş izoterm haritaları, yeryüzündeki yükseltiler yok sayılarak elde edilen değerlerle çizilir.(her yer 0 metre) İndirgenmiş izoterm haritasında yükseltinin etkisi ortadan kaldırılmıştır.
--İzoterm haritaları yeryüzünde sıcaklığın eşit olarak dağılmadığını göstermektedir.
Dünya Yıllık İzoterm Haritası İncelendiğinde Şu Sonuçlar Çıkar;
1.Sıcaklık Ekvator’dan kutuplara doğru azalmaktadır.
2.En yüksek sıcaklıklar dönenceler çevresinde görülür.
3.K.Y.K’de sıcaklık farkları büyüktür(karalar daha fazla)
4.K.Y.K’de sıcaklık daha yüksektir(karalar daha fazla)
İzoterm eğrileri G.Y.K’de parallere uygunluk gösterir(denizler daha fazla)
5.K.Y.K’de yüksek enlemlerde karaların batı kesimleri doğu kesimlerinden daha sıcaktır(gulfstrem)
6.Termik ekvator daha çok K.Y.K’den geçer.Çünkü kuzeyde karalar,güneyde denizler çoktur.Termik Ekvator en sıcak noktaları birleştiren çizgidir.
Dünya Ocak İzoterm Haritası:
1- Dünya’da en soğuk yerler kış mevsiminin yaşandığı K.Y.K’de en sıcak yerler ise yaz mevsiminin yaşandığı G.Y.K’dedir.
2- K.Y.K’de denizler karalardan daha sıcaktır.
3- K.Y.K’de en soğuk bölgeler Sibirya,Kanada ve Granland’ın kuzey tarafıdır.Bu durumun nedenleri karasallık ve enlemdir.
4- İzoterm eğrileri özellikle K.Y.K’da paralellerle uygunluk göstermez.Bunun nedeni karaların fazla yer kaplaması ve okyanus akıntılarının etkisidir.
Dünya Temmuz İzoterm Haritası:
1- İzotermlerin uzanışı paralellerin uzanışına daha çok uymaktadır.G.Y.K’de bu durum daha belirgindir.
2- Dğnya’nın en sıcak yerleri K.Y.K’de 15-40 derce enlemler arasındadır.
3- Termik ekvatorun tamamı K.Y.K’dedir.
4- K.Y.K’de izoterm eğrileri karalar üzerinde kuzeye denizler üzerinde güneye doğru uzanır(kara ve denizlerin farklı ısınması)
Yıllık Sıcaklık Farkları:
En sıcak ve en soğuk ayların ortalama sıcaklık dereceleri arasındaki farka,yıllık sıcaklık farkı denir.İzoterm amlitüd haritası,
a)En yüksek sıcaklık farkı, orta kuşak karalarının iç kesimlerinde ve çöllerde görülür.
b)En düşük sıcaklık farkı,Ekvator çevresinde ve Okyanuslarda görülür.
c)Orta kuşakta karaların batı kıyılarında yıllık fark az,doğu kıyılarında fazladır.


HAVA BASINCI

Basınç: Atmosferdeki gazların ağırlığına denir. Barometre ile ölçülür.

Yüksek Basınç (antisiklon)

Normal B: 45 enlemde 0m’de ölçülen basınç =1013 mb

Alçak Basınç (siklon)

Basıncın dağılımını gösteren eğrilere izobar eğrisi denir.


Basınca Etki Eden Faktörler

1 SICAKLIK:

• Isınan hava yükselir böylece yeryüzüne
uyguladığı basınç azalır.

• Soğuyan hava ağırlaşır ve alçalır. Yer-
yüzüne uyguladığı basınç artar.


2 YÜKSELTİ :

Yükseldikçe havanın kalınlığı ve yoğun gazların miktarı azaldığı için basınç azalır. ( 10,5 metrede 1 mm düşer )

3 YER ÇEKİMİ :

Yerçekimi arttıkça basınçta artar. Basınç ekvatorda az, kutuplarda fazladır.

4 YOĞUNLUK :

1 nolu kapta gazların miktarı fazla olduğundan yoğunluk fazladır.
Yoğunluğun artması basıncı arttırır.



5 MEVSİMLER :

• Yazın KYK’de karalarda sıcaklık nedeniyle A.B.
denizlerde Y.B. alanı görülür.

6 DİNAMİK ETMENLER :

• Dünyanın ekseni etrafında dönmesinden ötürü 30 enleminde alçalıcı hava hareketleri yüzünden hava sıcak olmasına rağmen ( Antisiklon ) YB; 60 enlemlerde de farklı hava kütlelerinin karşılaşıp sıcak havanın yükselmesi ile AB alanı oluşur.


Oluşumlarina Göre Basınçlar


Termik Basınçlar (0-90)

- Isınma ve soğumayla (dünyanın şekl.)
- Termik AB sıcak çekirdekli siklon
- Termik YB soğuk çekirdekli antisiklon

Dinamik Basınçlar (30-60)

- Dünyanın günlük hareketiyle
- Dinamik YB sıcak çekirdekli antisiklon
- Dinamik AB soğuk çekirdekli siklon

Basinç Alanlarinin Özellikleri

Hava hareketi her zaman YB’dan  AD’doğrudur

AB 

• Yükselici hava hareketi vardır.
• Hava hareketi çevreden merkeze doğrudur.
• Yıllık yağısı fazla olan yerler.
• Gökyüzü kapalı-bulutlu
• Yerin ısı kaybı azdır. Sıcaklık farkı az.
• Bitki örtüsü gürdür.

YB 

• Alçalıcı hava hareketi vardır.
• Hava hareketi merkezden çevreye doğrudur.
• En az yağışlı yerler
• Gök yüzü açık.
• Yerin ısı kaybı fazla. Sıcaklık farkı fazladır.
Bitki örtüsü cılızdır.

RÜZGARLAR
YB’dan AB’a doğru meydana gelen hava hareketine RÜZGAR denir. Rüzgarı oluşturan temel faktör Basınç Farkıdır.

Rüzgarın hızı; Hava kütlesinin bir saniyede kaç metre ilerlediğini ifade eder. Anemometre rüzgarın hızını ölçer.

Rüzgarin Hizini Etkileyen Faktörler

• Merkezler arasındaki basınç farklılığı ; basınç farkı arttıkça rüzgarın hızı da artar.
• İki basınç merkezi arasındaki mesafe ; mesafe az ise rüzgar şiddetli eser.
• Yeryüzü şekilleri ve sürtünme ; rüzgarlar dağlar arasında, vadilerde ve boğazlarda hızlı eserler.
• Yeryüzünde yükseldikçe rüzgarın hızı artar.

 Rüzgarın hızı arttıkça ;

1. Buharlaşma artar,
2. Toprak erozyonu artar,
3. Dalga yükseltisi artar,
4. Nisbi nem azalır.

Rüzgarın Sapması; Dünyanın batıdan doğuya doğru dönmesinden dolayı rüzgarlar KYK’den hareket yönünün sağına, GYK’de hareket yönünün soluna sapar.
• Rüzgarı saptıran bu güce koriyolis etkisi denir.
• Koriyolis etkisi ekvatordan kutuplara doğru artar.
Rüzgarın Sıcaklığı ve Nemliliği;
• Karadan esenler; Yazın sıcak, kurudur. (bağıl nemi düşüktür)
Kısın soğuk, kurudur.
• Denizden esenler; Yazın serin, nemlidir. (Bağıl nemi artırır)
Kışın ılık, nemlidir.
• Yüksek enlemlerden esenler; soğuk olur
• Alçak enlemlerden esenler; sıcak olur

Rüzgarın Yönü; Bulunduğumuz yere göre rüzgarın geldiği yöne rüzgar yönü denir.

• Rüzgarın Yönünü Etkileyen Faktörler;
1. Basınç merkezinin yeri
2. Dünyanın günlük hareketi
3. yer şekillerinin uzanışı
4. dünyanın yörünge hareketi
Bir yerde rüzgarın yıl içinde en fazla estiği yön o yerdeki yeryüzü şekillerinin uzanış yönüne bağlıdır.

Rüzgarın frekansı; Rüzgarın belli bir sürede esiş sayısını belirler. Rüzgar gülü bölgenin belirli sürelerde aldığı rüzgar yönlerini gösterir.

YERYÜZÜNDEKİ RÜZGARLAR

► SÜREKLİ RÜZGARLAR:

A) Alizeler; 30 DYB alanlarından ekvatordaki TAB alanına doğru esen rüzgarlardır.

• Rüzgarlar arasında en düzenli ve sürekli esenidir.
• Kıtaların doğu kesimlerine yağış bırakırlar.
• Ticaret rüzgarları olarak bilinirler.
• Okyanus akıntılarının oluşumunu sağlarlar.
• Ters alizeler 30° enlemlerde kuraklığa neden olurlar. (çöl)


B) Batı Rüzgarları :

• 30° DYB alanlarından 60° DAB alanları arasında eser.
• Orta kuşakta karaların batısına yağış bırakır.
• Ilıman okyanus ikliminin oluşmasına neden olurlar.
• Türkiye’de etkili olan sürekli rüzgarlardır.



C) Kutup Rüzgarları :

• 90° TYB alanlarından 60° DAB alanlarına doğru esen rüzgarlardır. Estikçe ısınan rüzgarlardır.
• Kutup rüzgarlarının oluşturduğu yağışa Kutbi Cephe Yağışı denir.
►DEVİRLİ (MEVSİMLİK) RÜZGARLAR:

Kara ve denizlerin mevsimden mevsime farklı ısınıp soğumalarından doğan devirli rüzgarlardır. G.D. Asya’da, Avusturalya’da, Gine Körfezinde, Meksika Körfezinde ve Orta Amerika’da görülür.

A) Yaz Musonu :

Yazın karalar çabuk ısınır. Alçak basınç alanı ile kaplanır. Denizler de daha serin olduğu için yüksek basınç alanı durumundadır. Rüzgarlar böylece denizlerden karaya eser. Bu nedenle yaz musonu estiği karaya yağış DÜŞER.
B) Kış musonu :

Kışın karalar daha soğuk YB alanı, denizler serin AB alanı durumundadır. Bu nedenle rüzgarlar karadan denize doğru eser. (Endonezya, Japonya, Filipin ada.) Yağış bırakır.


Kış musonu


Not: 6 ayda bir yön değiştirir.
►YEREL RÜZGARLAR :

Yerel rüzgarların etki alanı dar, esiş süreleri kısa ve kısa zamanda birbirinin ters yönünde eserler.


A) Meltemler :

• Günlük sıcaklık ve basınç farklarından oluşurlar.
• Etki alanları dardır.
• Yağış oluşturmazlar
• Sabah ve akşam hızlı eserler.

■ Deniz ve Kara Meltemleri : Gündüz karalar AB alanı, denizler serin YB alanı durumundadırlar. Bu nedenle rüzgar denizden karaya doğrudur. Gece bu durumun tam tersidir.
■ Vadi ve Dağ Meltemleri :
B) Sıcak Yerel Rüzgarlar :

• Fön Rüzgarı : Bir yamaçta yükselen hava kütlesinin diğer yamaçta alçalmasıyla oluşan rüzgardır. Yamaçtan inen hava kuru olduğundan 100m’de 1C° sıcaklık artar. İsviçre’de Alplerde, Türkiye’de Karadeniz ve Toroslar’da görülür.
• Sirokko : Cezayir, Tunus, İspanya ve İtalya’da
• Hamsin : Mısır ve Libya’da
• Samyeli (Samum) : G.doğu Anadolu’da
• Lodos : Ülkemizde güneybatıdan eser.nemlidir.(Anadolu’da kışın soğuk, kuru)
• Kıble : Ülkemizde Güneyden esen sıcak rüzgarlardır.
D) Soğuk Yerel Rüzgarlar :

• Mistral : Fransa’da
• Bora : Dalmaçya kıyılarında
• Kriwetz : Romanya’da
• Poyraz : Ülkemizde kuzeydoğudan
• Yıldız : Ülkemizde kuzeyden
• Karayel : Ülkemizde kuzeybatıdan (kuru rüzgar)


▀ Tropikal Siklonlar :

1. Tayfun : Asya’da Hint ve Büyük Okyanus kıyılarında
2. Hurricane : Meksika Körfezi’nde
3. Tornade : Orta Amerika’da

NEMLİLİK VE YAĞIŞ

Atmosferdeki su buharına hava nemliliği denir. Nemlilik Higrometre denilen aletle ölçülür. m³/gr olarak ifade edilir.
Buharlaşma :

Yeryüzündeki suların belli bir sıcaklıkta su zerrecikleri halinde atmosfere geçmesidir.

Buharlaşmanın gerçekleşmesi için gerekli şartlar ;

1. Sıcaklık : Sıcaklık arttıkça buharlaşma artar.
2. Su Yüzeyi : Su Yüzeyi genişledikçe buharlaşma miktarı artar.
3. Bağıl nem : Bağıl nem düştükçe nem açığı büyür, buharlaşma artar.
4. Basınç : Hava basıncı arttıkça buharlaşma azalır.
5. Hava Kütlelerinin Hareketi : Durgun havada buharlaşma gerçekleşmez. Yükselici havada buharlaşma artar. Rüzgarın hızı arttıkça buharlaşma o kadar çok olur.
• Ülkemizde en fazla buharlaşma G.D.Anadolu’da görülür.
Mutlak Nem :

1m³ hava içindeki su buharının gram cinsinden değeridir. Havadaki mevcut su buharı miktarıdır.

► Denizden uzaklaştıkça, yerden yükseldikçe, kutuplara gidildikçe mutlak nem azalır.

► Sıcaklık arttıkça havanın su buharı alma yeteneği artar yani mutlak nem artar.

► Mutlak nem ; gündüz çok gece azdır. Yazın çok kışın azdır. Ormanda çok stepte azdır.

Maksimum Nem :

Belirli bir sıcaklıkta havanın alabileceği en fazla nem miktarıdır.
Hava ısındıkça hacmi genişler. Hacmi genişlediği için nem alma kabiliyeti artar. Sıcak havanın maksimum nemi daha yüksektir.




Maksimum Nem

1m³ Hava -30C° 0,4 gr

1m³ Hava 0C° 4,8 gr

1m³ Hava 30C° 29,4 gr


Bağıl Nem :

Havada su buharının oranıdır. Yani bir hava içinde bulunan nemin, bu havada bulunabilecek en yüksek neme oranıdır.

Mutlak Nem
Bağıl nem (nisbi) = ־־־־־־־־־־־־־־־־־־־־־־־־־־־ • 100
Maksimum Nem


► Bağıl nem sıcaklıkla ters orantılıdır.

Bir hava kütlesinin sıcaklığı artınca hacmi genişlediği için nisbi nemi azalıR
►Bağıl Nem ile mutlak nem doğru orantılıdır.
Not : Bağıl nem ; ekvatorda, denizlerde fazladır.

• Gündüzden → Geceye
• Yazdan → kışa Artar

• Deniz seviyesinden yükseldikçe

Çöllerde, kıtaların iç kesimleri (yaz) Bağıl nem azalır.

Not : Mutlak nem miktarı maksimum nem miktarına eşit olursa, hava doyma noktasına ulaşır ve nisbi nemi %100 olur.

YOĞUNLAŞMA

Atmosferdeki su buharının su veya buz haline geçmesine denir.
Yoğunlaşmaya neden sıcaklığın azalmasıdır.

• Yoğunlaşmanın olması için Bağıl nemin 100’ü aşması gerekir.
• Yoğunlaşmayı engelleyen faktör hava sıcaklığının artmasıdır.

Yoğunlaşma Türleri

1 SİS : Havanın yerden soğumasıyla meydana gelir. Sis, bulutun yer yüzüne yakın olanıdır.
2 BULUT : Havanın Yükselerek soğumasıyla meydana gelir.


Kümülüs : Dikey yönde hızlı yükselim sonucunda meydana gelir. Sağnak yağışlara neden olur.

Stratüs : Yatay hava hareketinin yavaş yavaş yükselmesiyle oluşur. Çiselti yağışlarına neden olur.

Sirüs : En yüksekteki saydam, tüy gibi bulutlardır.


YAĞIŞLAR

Havadaki su buharının soğuyarak su haline gelmesidir. Bunun için de havadaki bağıl nemin doyma noktasına ulaşması gerekir. (%100)

► Havanın yükselerek soğuması = yağış

► Havanın doyma noktasına ulaşması = yağış


Yağış Biçimleri

A) Yerde Yoğunlaşma Biçimindeki Yağışlar

• Çiğ : Havadaki su buharının soğuk zeminlere çarpıp su damlacıkları şeklinde yoğunlaşmasıdır.
• Kırağı : Çok soğuk zeminler üzerinde su buharının buz kristalleri şeklinde yoğunlaşmasıdır.
• Kırç : Çok soğuk zeminler üzerinde yoğunlaşma sonucunda oluşan buz kristalleridir.

B) Havada Yoğunlaşma Biçimindeki Yağışlar

• Yağmur : Bulutlardaki su zerreciklerinin birleşip su damlaları halinde yeryüzüne düşmesidir.
• Kar : Eksi derecelerdeki bulutlardan buz kristallerinin yer yüzüne düşmesidir.
• Dolu : Kümülüs bulutları içersindeki su damlacıklarının donup buz taneleri halini almasıdır.


Yağış Şekilleri :

1) Yamaç Yağışları (Orografik) :
2) Konveksiyon Yağışlar :



• Türkiye’de İç Anadolu Bölgesinde Görülür.
• Ekvatoral bölgelerde görülür.





3) Cephe Yağışı



• Türkiye’de kış mevsiminde görülür.
• Dünyada 60° enlemlerde fazladır.


• Türkiye her mevsimi yağışlı orta kuşak ikliminde yer alır.
• Yazları kurak, kışları yağış, Akdeniz ikliminin etkisindedir.
• En çok yağışlar kıyılarda görülür.
• En az yağışlar Tuz Gölü ve Iğdır Ovası gibi çukur yerlerde gör.


En Yağışlı Mevsimler

Karadeniz ► Sonbahar
Akdeniz-Ege-Marmara ► Kış
İç Anadolu ► İlkbahar
Erzurum-Kars ► Yaz